30 Ekim 2012 Salı

MUM NASIL YAPILIR MUMLUK NASIL YAPILIR İZLE

MUM NASIL YAPILIR MUMLUK NASIL YAPILIR EVDE MUM YAPIMI VİDEO İZLE

ETİKET:mum nasıl yapılır malzemeleri-evde mum nasıl yapılır-mum nasıl yapılır video-mum yapımı-mum nasıl yapılır izle seyret-mum nasıl yapılır ayrıntılı anlatım
hemen hepimiz ilk gençlik dönemlerimizde maden suyu ve farklı içecek şişelerinin üzerine mum damlatarak şekillendirmişizdir.

Bazılarımızın hobisi ise işte o mumları yapmaktı. Mum ışığını sevmeyen birini görmedim şu yaşıma kadar, ben de çok severim ve evimde de özellikle şu küçük mumlardan bolca vardır.

Peki evde mum nasıl yapılır? Çok basit işlemlerle evde mum yapabilirsiniz. Yeter ki gerekli malzemeleri temin edin.

 



Mum yapmak için gerekli malzemeler:
1 kg parafin
100 gr stearin
Mum kalıbı
Mum boyası
Fitil olarak kullanılacak kalın ip.
Esans (tercihen)

 
İlk önce kısık ateşin üzerine aldığınız tencereye parafini koyun ve yavaşça eritin.

Katılaşmasını sağlamak için stearini de ekleyin ve karıştırın.

Mum boyasından bir fiske ilave edin ve karıştırın.

Eğer mumunuzu kokulu yapmak istiyorsanız diğer

malzemeleri aldığınız yerden esans da edinebilirsiniz.

Daha sonra mum kalıbına erittiğiniz karışımı dökün ve

dökerken arada fitili de yerleştirin ve normal

oda sıcaklığına gelene kadar soğutmaya bırakın.

Soğuduktan sonra buzdolabına koyup donmasını sağlayabilirsiniz.

Donduktan sonra buzdolabından çıkarıp kullanabilirsiniz

GÖZLÜK CAMI NASIL YAPILIR GÖZLÜK NASIL SEÇİLİR

GÖZLÜK CAMI NASIL YAPILIR GÖZLÜK NASIL SEÇİLİR ÜRETİMİ VİDEO İZLE

ETİKET:gözlük camı nasıl yapılır video seyret-gözlük yapımı-gözlük nasıl seçilir-gözlük nasıl temizlenir-gözlük imalatı izle
Güneş gözlüğü seçimi nasıl yapılır?
Güneş gözlüğü sadece iyi görünmenize yardımcı olmaz aynı zamanda gözlerinizi güneşin zararlı ışınlarından da korur.

Gözlüğün etiketine bakarak UVA ve UVB ışınlarına karşı yüzde yüz koruma sağladığına emin olun.

Retinaya zarar verebilen ve Makula Dejenerasyonuna (bir görme kaybı) yol açan mavi ışığı, en az geçiren gözlükleri arayın. Ayrıca polarizasyona yani parlamayı azaltıcı filtreleme özelliğine dikkat edin.


Konfor düzeyine bağlı olarak bir cam rengi tercih edin. Gri camlar renk algınızı etkilemez. Kahverengi ve turuncu renkli camlar makula dejenerasyonu koruması için iyi bir tercihtir çünkü UV ışınlarını ve mavi ışığı süzerek maksimum retina koruması sağlarlar. 




Yeşil, kırmızı ve sarı renkte camlar ise diğer gözlük camlarına göre renkleri daha az deforme ederler.
Eğer spor yaparken kullanacaksanız hafif, plastik ve kırılmaz güneş gözlüklerini tercih edin.
Gözleriniz için tüm korumaları sağlayacak bir koruyucu satın alın. Bunlar geniş bir alanı kaplar ve yan kalkanları vardır. Ek olarak onları numaralı gözlüklere de monte edebilirsiniz.

Koyu camlar daha iyi koruma anlamına gelmez, en iyi koruma için gözlük etiketlerini kontrol etmeli veya gözlüğün ultraviyole geçirgenliğini kontrol etmelisiniz. Bunun için uv test cihazları bulunmaktadır. 


Bu cihazlardan gözlükçülerde bulunmakla beraber, kendiniz de edinebilirsiniz. Gözlerinizi güneşin zararlı ışınlarından korumak için ayrıca şapka da kullanabilirsiniz.

29 Ekim 2012 Pazartesi

ELMAS NASIL YAPILIR HANGİ İŞLEMDEN GEÇER

ELMAS NASIL YAPILIR HANGİ İŞLEMDEN GEÇER ÜRETİMİ YAPIMI 


Etiket:elmas nasıl yapılır izle,elmas nasıl yapılır video seyret,elmas neden yapılır,elmas yapımı,elmas üretimi nedir,elmas nasıl oluşur

Elmasın Serüveni

ElmasPırlantanın kesilmemiş ve ham hali olan elmasın yaşı, tarihi, simgeselliği ve göz kamaştırıcı parlaklığı onu mücevherlerin en değerlisi ve anlamlısı haline getirmiştir.

Her elmas eşsizdir ve sizin gibi tektir. Elmasın eşsiz serüveninin ve sizin için mükemmel olan pırlantayı bulmanın heyecanını yaşayabilirsiniz. Böylece siz de sonsuza kadar yaşayacak kendi mücevherinize sahip olacaksınız.

Nasıl oluştu?

Elmaslar milyarlarca yıl önce, neredeyse zamanın başlangıcında oluşmuştur. Her elmas son derece yaşlıdır, hatta dinozorların var olduğu dönemlerden bile çok önce oluşmuştur.

Lav Gökyüzündeki bazı yıldızlardan bile daha yaşlı olan pırlantanız, hayret verici bir yolculuğa dayanmıştır. Bu yolculuk çok eski bir elementi dünyanın en çok aranan ve ölümsüz mücevherlerinden biri haline getirmiştir.

Son derece yüksek ısı ve basınç altında yer kabuğunun derinliklerinde kristalleşen elmas, değerli sırlarını yanardağlardaki volkanik lavların yardımıyla dünyanın yüzeyine taşıyana kadar korudu. Daha sonra da binlerce yıl boyunca doğanın yıpratıcı etkileriyle karşı karşıya kaldı. İnsanoğlunu şaşırtan bu çetin yolculuğa, sadece az bir kısmı sabırla dayanarak bulunmayı başardı.

Doğanın koşullarına direnebilenlerin de yalnızca çok az bir miktarı kesilip cilalanarak bir mücevherde kullanılabilecek büyüklük ve kaliteye sahiptir.

 

Nasıl bulunuyor?

İlk elmas madenciliği Hindistan?da 2800 yıldan daha uzun bir süre önce başlamıştır. Günümüzde birçok modern yöntem kullanılsa da elmas bulmak hala çok zorlu bir iş. Jeologlar doğanın en kıymetli taşlarını Sibirya?nın ve Kanada?nın donmuş tundralarından, Afrika?nın sıcaktan yanan çöllerine ve okyanus diplerine kadar her yerde arıyor.

Tek bir elması bulmak için bir evi dolduracak kadar toprağın elenmesi gerekiyor. Bulunanların da sadece çok küçük bir oranı kesilip cilalanarak mücevhere monte edilecek boyut ve niteliktedir.

Nasıl kesiliyor?

Elmas kesimi hayal gücü, sabır ve beceri gerektiren çok hassas bir iştir.

Eski zamanlarda elmaslar kesilmeden bırakılırlardı. Montürlerinin derinliklerine yerleştirilip sadece üst yüzeylerinin yumuşak parlaklığı dışarıda kalır, karanlık ve gizemli gözükürlerdi. 14. yüzyıla gelindiğinde sanatkarlar taşların ışık saçması için gerekli olan karmaşık kesme ve cilalama tekniklerini araştırmaya başladılar. Bütün bu teknikler günümüzde de geliştiriliyor ve yenileri bulunuyor.

Bugün kesim ustalarının geleneksel yöntemleri yerini gelişmiş bilgisayar teknolojisine bırakmıştır.

KOLA NASIL YAPILIR NEDEN YAPILIR YAPIMI

KOLA NASIL YAPILIR NEDEN YAPILIR YAPIMI



Etiket:kolanın yapılışı,coca cola nasıl yapılır,koka kola nasıl yapılır,kola nasıl yapılır izle,kola nasıl yapılır,kola nasıl yapılır resimli,kola nasıl yapılır tarifi

 Bilgisayar başında çalışanların bir fincan kahvesi yanlarından hiç eksik olmaz.Çalışırken hem yorgunluğumuzu alır hem de yayılan nefis kokusuyla içimi keyiflidir.Kola ise genç yaşlı özellikle yaz aylarında hemen hemen herkesin en çok tükettiği meşrubatlardandır.Peki,bu içeceklerin ana maddesini oluşturan kolanın nasıl keşfedildiğini biliyor musunuz?

 

XIX. yüzyıl boyunca Avrupalı kaşiflerin ağır yükünü taşıyan Afrikalı hamallar,orman boyunca seyahatin yorgunluğunu üzerlerinden atmak için basit bir yöntem uyguluyorlardı.Topladıkları birkaç kola tohumunu dinlenme molalarında çiğniyorlardı.

Afrikalılar kola tohumundaki bir maddenin vücut üzerinde uyarıcı etkisi olduğunu ve kola tohumunu çiğneyerek,saatlerce yorgunluk hissetmeden yürüyebileceklerini biliyorlardı.Bilim adamları daha sonra kola tohumunun uyarı etkili kafein içerdiğini saptadılar.Kola ağacı Batı Afrika’nın her tarafında yetişir.Kola meşrubat sanayinde kullanılmaya başladığından bu yana ağacın önemi artmıştır.

28 Ekim 2012 Pazar

ÇİKOLATA NEDİR NASIL YAPILIR NEDEN YAPILIR VİDEO İZLE

ÇİKOLATA NEDİR NASIL YAPILIR NEDEN YAPILIR VİDEO İZLE

Evde çikolata yapımı-evde çikolata nasıl yapılır-çikolata yapımı çikolata nasıl yapılır-çikolata nasıl yapılır video-sıcak çikolata nasıl yapılır-çikolata neden yapılır-çikolata nedir-çikolata nasıl yapılır izle
Karamelli Çikolata Pasta

Malzemeler:

   3 yumurta
    1 su bardağı şeker
    1 su bardağı un
    1 paket kabartma tozu
    1 paket vanilya
    Karamelli pasta kreması
    100 gr çiğ krema
    100 gr bitter çikolata
    Üzerini süslemek için biraz şeker hamuru
 

Tarif


    Şeker ve yumurta çırpıldıktan sonra un, vanilya ve kabartma tozu elenerek içerisine eklenir
    Önceden ısıtılmış fırında pişirilir
    Soğuyan kek 3 'e bölünür.
    Parçalardan herbiri şekerli süt ile biraz ıslatılır .
    Kek katları arasına soğuk sütle hazırlanmış olan karamelli pasta kreması sürülür
    Kremanın üzerine de mikrodalgada ısıtılımış çiğ kremanın içerisinde iyice erimiş olan çikolata ganaj sürülerek her bir kat tamamlanır
    Pastanın dışını ister kalan krema ile isterseniz de meyvelerle süsleyebilirsiniz.
 

FLORANSA LAMBA NASIL ÜRETİLİR NEDEN YAPILIR VİDEO İZLE

FLORANSA LAMBA NASIL ÇALIŞIR NASIL ÜRETİLİR NEYDEN YAPILIR VİDEO İZLE

florasan nasıl ışık yayar

Floresan lambalarda, elektrik düğmesine basıldığında, trans-formerden geçen elektrik, tüpün bir ucundaki elektrottan diğerine bir ark oluşturur. Bu arkın enerjisi tüpün içindeki cıvayı buharlaştırır.

Bu buhar elektrik yüklenerek gözle görülmeyen ultraviyole ışınları saçmaya başlar. Bu ışınlar da tüpün iç yüzeyine kaplanmış olan fosfor tozlarına çarparak görülen parlak ışığı oluşturur.

 

18 Watt’lık bir floresan lamba, 75 Watt’lık bir ampul kadar ışık verebilir. Yani floresanlar daha az enerji harcayıp, daha çok ışık verirler, yaklaşık yüzde 75 enerji tasarrufu sağlarlar. Piyasa satış fiyatları daha yüksektir ama en az on misli daha uzun ömre sahiptirler. Işık tek bir noktadan değil de tüpün her tarafından geldiği için daha fazla dağılır.

Mavimsi ışıkları daha yumuşaktır ve gözleri yormaz.Floresan lambalar ilk açılışları sırasında çok elektrik çekerler. Halbuki bu miktarda enerjiyi bir saatlik açık durumda ancak harcarlar.

Ayrıca çok sık açıp kapama ile ömürleri de kısalır. Örneğin tipik bir floresan lamba devamlı açık bırakıldığında 50.000 saat çalışabilir. Üç saatlik aralarla kapanıp açıldığında ömrü 20.000 saate düşer. Sonuç olarak floresan lambaları bir saat sonra açacaksanız hiç kapatmamanız daha ekonomik olabilir. Normal ampullerde açıp kapamanın ciddi bir etkisi yoktur.


ETİKET:florasan lamba nasıl yapılır-ampül nasıl yapılır video-floresan lamba nasıl yapılır seyret

27 Ekim 2012 Cumartesi

SAKIZ NASIL YAPILIR VİDEO İZLE

SAKIZ NASIL YAPILIR VİDEO İZLE

Sakızın tarihi ağaç reçinelerini çiğneyen antik yunanlara dayanır. Bugünkü sakızın patenti Amerika da 1869 yılında bir dişçi tarafından alınmıştır. 1928’de başka bir Amerikalı balonlu sakızı icat etmiştir.

Balonlu sakız bütün boy ve renklerdeki sakız toplarından oluşur ancak balon şişirmede hiçbir şey yumuşak pembe şeyi yenemez. Hepsi sakızı çiğnenebilir bir madde olan sakız hamuru ile başlar. Geleneksel olarak bu hamur ağaç reçinesinden yapılırdı. Bugün bu madde plastik ve kauçuktan yapılır. Sentetiktir. Sakız hamuru nu bir kar karıştırıcıya döküp renk ve aroma eklenir.

Karışmaya başladığında glikoz şurubu tat vermek için karışıma dökülür. Sıvı olduğu içi sakız hamurunu tutmaya yardımcı olur. Sonra toz halinde bir tatlandırıcı olan üzüm şekeri eklenir. Malzemeler 20 dakika harmanlanır. Karıştırma işlemi her şeyi birbirine özdeşleştiren bir ısı oluşturur.

Karışım ekmek hamuru kıvamına ulaştığında hazır hale gelir. El arabası ile ön püskürtücü denilen bir makineye aktarılır. Bu makine karışımı dar bir uçtan sıkar. Bu büyük ve hacimli tomarı ince şeritler haline getiri ve bu hali ile püskürtücülere gidebilirler. Püskürtücüler her şeridi bir balonlu sakızın gerçek boyutlarında sıkar. Bu dışarı uzun ve kesintisiz bir şerit olarak çıkar.

Daha sonra lokmalık parçalara ayrılacaktır. Bu püskürtme işlemi sakızı ısıtır. Eğer kesilip paketlenirlerse ambalajlarına yapışır. Bu yüzden soğutma bölümüne alınır. Sakızlar 3 ila 7 derecede 15 dakika bekletilir.

Balonlu sakız dışarıya çıktığında kesim ve paketleme için uygun olacak kadar soğumuşlardır bir makine iki işlemi de saniyelerden kısa sürede gerçekleştirir. Bu makine dakikada 900 parça balonlu sakızı işler.

ETİKETLER-sakız imalatı nasıl olur-sakız nasıl yapılır belgeseli-sakız neyden yapılır-sakız çiğnemenin faydaları-sakız neden yapılır-sakız nasıl yapılır izle-falım sakız nasıl yapılır -sakız imalatı nasıl olur-sakız nasıl yapılır belgeseli-sakız neyden yapılır-sakız çiğnemenin faydaları-Sakız Nasıl Yapılıyor

KAĞIT NASIL YAPILIR VİDEO İZLE

KAĞIT NASIL YAPILIR VİDEO İZLE


Ağacın gödesindeki katmanlar ‘fiber’ adı verilen liflerden oluşur. Fiber, çok ince selüloz iplikçiklerinin ‘linyin’ adı verilen yapışkan madde yardımıyla bir arada bulunan halidir.
Kâğıt da, işte bu liflerin ayrıştırılıp tekrar katıştırılmasıyla elde edilir.

    Kâğıt ve kâğıt yapımı hakkında gerçekten bilgi sahibi olmak istiyorsanız,
    önce ağaçları tanımanız gerekir. Nerede yaşadığınıza bağlı olsa da ağaçlar dört bir yanda karşımıza çıkar. Bazen ormanlar dolusu, bazen de binaların arasına sıkışmış tek tük halde... Peki ağaçların nasıl oluştuğunu ve hangi parçalardan meydana geldiğini düşündünüz mü hiç?

Önce ağaç kütüğüne bir bakalım. Kabuk, iç taraftaki odunu hava şartlarından, böceklerden ve diğer tehlikelerden korur. Kabuğun hemen iç kısmında ince bir film tabakası halinde kambiyum (büyütken doku) yer alır. Bu tabakanın hücreleri hem kabuğa hem de iç tabakaya dönüşebilir.

    Diğer bir bölüm, ‘yalancı odun’ da denen, nispeten açık renkli olan kabuk altı tabakasıdır. Bu bölüm, ağacın besleyici özsuyunun aynen damarlarımızda dolaşan kan gibi tüm gövdeye yayılmasını sağlar. En iç bölümde yer alan ‘öz odunu’ ise canlı olmamasına rağmen ağaca güç ve sağlamlık kazandırır.


 Ağacın tüm bu bölümleri ‘fiber’ adı verilen liflerden oluşur. Fiber çok ince selüloz iplikçiklerinin ‘linyin’ adı verilen yapışkan madde yardımıyla bir arada bulunan halidir. Kâğıt işte bu fiber denilen liflerin ayrıştırılıp tekrar katıştırılmasıyla elde edilir.

    Odundan kağıt hamuru elde etmek için kağıt yapımında kullanılacak odun olan çam ağacı, kayın ağacı, kavak ağacı toplanır. Ağaçlar silindir şeklinde kesilir, kabuğu soyulur, rendelenmek suretiyle temizlenir. Bundan sonra sıcak su buharına tutulur. 

Sonra da sert taştan yapılmış büyük değirmen taşların, da lifler haline getirilir. Meydana gelen bu odun hamuru havuzlarda toplanır. Odun hamuru, reçinelerden, 1inyinden temizlenir ve beyaz halde hamur meydana çıkar.

    2- Kağıt hamurunun kağıt haline konulması :

    Büyük bir havuzda, bir pervane aracılığı ile akıcı bir duruma sokulan kağıt hamuru, büyük iki dönen silindir arasına gerilmiş ve sonsuz olarak döner bez üzerinde akıtılır. Bu bez üzerinde ince yaprak halinde ilerlerken, silindirler aracılığı ile suyunu kaybeder ve ıslak kağıt haline gelir. Bu ıslak kağıt, kurutma makinelerinden geçer ve tahta bir makara üzerine sarılır. Bu sarılı makaralar, kağıt bobinlerini meydana getirir

    Bu bobinler, rotatif makinelerde baskı yapan gazeteler tarafından aynen kullanılabilir.

    Düz baskı denen makinelerde kitap ve dergi basmak için bu bobin halindeki kağıtlardan düz kağıt denen kağıtlar elde edilir.
 
ETİKET:kağıt nasıl yapılır video-kağıt nasıl üretilir-kağıt nasıl yapılır özet-kağıt nasıl yapılır izle-kağıt nasıl yapılır kısaca-evde kağıt nasıl yapılır,kağıt nasıl üretilir-kağıt nasıl yapılır özet-kağıt nasıl yapılır izle-kağıt nasıl yapılır kısaca-evde kağıt nasıl yapılır

25 Ekim 2012 Perşembe

EVLİLİKTE ROMANTİZN CAN ÇEKİŞİYOR !

EVLİLİKTE ROMANTİZM CAN ÇEKİŞİYOR !

Araştırma son yıllardaki evliliklerin neden bitme noktasına gelebildiğini ortaya koydu. Evlilikte romantizmin can çekiştiğinin belirtileri neler? 

Yeni evliler üzerinde yapılan bir araştırma son yıllardaki evliliklerin neden süratle bitme noktasına gelebildiğini bir kez daha ortaya koydu.

Anneannelerimizin ya da annelerimizin fedakârlık ederek, saygı çerçevesinde belki de 50 ya da 60 sene korudukları tatlı romantizmi bakın biz yeni nesil ne kadar yaşatabiliyoruz? İki yıl 6 ay 25 gün…

Aşkın ömrü 3 yıldır kitabının yazarı Frédéric Beigbeder’in iddiası bir kez daha doğrulanmış oldu. Belki özensizlik, belki bencillik belki de hayattaki zorlukların neticesinde diyebiliriz fakat ne acıdır ki evlilikte romantizm artık sadece iki yıl 6 ay 25 gün yaşayabilen bir duygu.

Evliliğin ilk yıldönümünden sonra erkek zayıf kalmak için uğraşmaz ve en acilinden bir göbeğe sahip olur, kadınsa eşine güzel görünmek için harcaması gereken zamanı büyük ihtimalle ev işlerine ve geri kalan en değerli zamanı da kayınvalidesinin dedikodusuna harcar. 


Ve böylece ilişkinin ilk günlerinde bir güvercin kadar kıpır kıpır olan romantizm duyguları bir anda yere serilir.

İngiltere’de beş bin çift üzerinde yapılan bir araştırmada evde kumandanın kontrolünden, dışarıda el ele dolaşmaya kadar bir çok konuda kadın ve erkeklerin aynı oranda haklı olduklarını iddia ettikleri görüldü. 


Yüzde 80′den fazlası kumanda bende olmalı derken, bir yıldan sonra erkeklerin bunu gereksiz görmeleri sonucunda el ele dolaşanların sayısı ise iki elin parmaklarını geçmiyor.

Kaynak: e-güzellik

MÜKEMMEL SEVGİLİ OLUN !

MÜKEMMEL SEVGİLİ OLUN !

Bir erkeğin hayatı boyunca tanıdığı en mükemmel kadın olmayı kim istemez ki! Bu o kadar da zor değil, sadece onun tarafından da bakmanız ve kendinizi onun yerine koymanız gerekir bazen. Tanıdığı en mükemmel kadın olmak için birkaç basit kural var yapmanız ve yapmamanız gereken. Bu ipuçlarına göz atmanızda fayda var.

      Onun Arkadaşlarıyla Vakit Geçirin :


Sevgiliniz ve arkadaşlarıyla oturup maç seyretmeniz ne kadar rahat ve uyumlu olduğunuzu ortaya koyar. Onlarla yakınlaşmanıza ve onları daha iyi tanımanıza yardımcı olur. Sevgiliniz, arkadaşlarına gösterdiğiniz ilgiden memnun kalacak ve size minnettar olacaktır.

      Erkeksi Davranmayın:

Erkek arkadaşınız ve onun arkadaşlarıyla vakit geçirirken yüksek sesle konuşmak, bardağı sertçe masaya vurmak, küfür etmek gibi davranışlardan kaçının. Bu durumda size karşı cins gözüyle bakmakta zorlanacaktır, sizi sevgilisi yerine arkadaşı gibi görmeye başlayacaktır.

      Hediyeler Alın:

İlgilendiği konularla ya da hobileriyle alakalı hediyeler almanız onu ne kadar iyi tanıdığınızın ve onu önemsediğinizin kanıtı olacaktır. Bundan büyük bir mutluluk duyacaktır.

      Sevdiği Bir Organizasyona Bilet Alın:


Favori basket takımının ya da tuttuğu futbol takımının maçına, sevdiği grubun ya da sanatçının konserine bilet almanız ne kadar düşünceli olduğunuzu ve onun önemsediği şeyleri ciddiye aldığınızı gösterecektir.

      Kolaya Kaçan Hediyeler Almaktan Kaçının:

Ailesinden bireyler genelde ona kazak, gömlek gibi hediyeler alacağından sizin de bu tarz şeyler almanız onun gözünde özel olmanızı engelleyebilir.

      Mesaj Atın:


Birlikte geçirdiğiniz zamanla ilgili “Harika bir gündü, teşekkürler.” tarzı kısa ama hoş mesajlar atmanız sizinle daha çok ilgilenmesini sağlayacaktır.

      İki Cümleden Daha Uzun Mesaj Yollamayın:


Erkekler mesaj gibi iletişim araçlarından hoşlanmazlar. Bunları asıl iletişim yolları olarak görmezler. Bu nedenle uzun uzun mesajlar atmanız canlarını sıkacaktır.

      Sevgi Gösterisinde Bulunun:

Yürürken yanağına küçük bir öpücük kondurmanız, arkadaşlarıylayken koluna girip saçını okşamanız onu hem mutlu edecek hem de gururlandıracaktır.

      Sakın Ona Yapışmayın:

Toplum içinde ona fazla sulu davranmanız ciddi görünüşüne gölge düşüreceğinden hoşuna gitmeyecektir. Çünkü erkekler toplum içinde normal haldekinden daha ciddi görünmek isterler. Sürekli öpücükler kondurup kucağına oturmanız ve ilgi bekler şekilde davranmanız onu rahatsız edecektir.

      İç Çamaşırlarınıza Özen Gösterin:

Şık ve seksi iç çamaşırları giymeniz kendinize özen gösterdiğinizi düşünmesini sağlar ve size feminen bir hava katar. Ama bunu yaparken çıkarılması zor ve fazla iddialı iç çamaşırlarından uzak durun.

      Ailesini Ziyaret Edin:

Ailesini ziyaret etmeniz onun sevdiği diğer insanlara da değer verdiğinizi gösterir. Ziyarete giderken hazır şeyler almak yerine ev yapımı yiyecekler götürmeniz buluşmaya ne kadar önem verdiğinizi gösterecektir.

      Hafta sonu Şehirden Uzaklaşın:

Hafta sonunu baş başa ve eğlenerek geçireceğiniz bir yerlere gidin. Deniz kenarı ya da dağ etekleri uygun olabilir. Sörf ya da snowboard gibi aktivitelere katılın. Bu tarz adrenalin salgılatan aktivitelere birlikte katılmanız aranızdaki bağı kuvvetlendirecektir.

      Oda ve Kahvaltıyı seçmeyin:

Oda ve kahvaltı seçimi, birlikte sohbet etmek size romantik gelebilir ama onu mutlu etmeyecektir. Bu tarz eski programlar erkekleri sıkar.

22 Ekim 2012 Pazartesi

İLİŞKİNİZİN PATRONU KİM ?

İLİŞKİNİZİN PATRONU KİM ?

Birlikteliğinizde kimin sözü geçiyor, kim daha baskın? Hemen kalem, kâğıt alın ya da bilgisayarda bir sayfa açıp not alın ve kendinizi test edin!..

1. Televizyon kumandası genelde kimde durur?

A. Bende.
B. Onda.

2. Alış veriş yapmak istiyorsunuz, sevgiliniz ise nefret ediyor…

A. Sevmese de benim için katlanmak zorunda
B. Tek başıma ya da arkadaşlarımla giderim

3. Sinemaya gidiyorsunuz. Siz bir komedi filmine girmek istediniz o da macera filmi istiyor. Sonuç?
A. Komediye gireriz.
B. Macera filmine gireriz.

4. Tatil planlarınızı yaparken genelde…
A. Gideceğimiz yerin seçimini bana bırakır.
B. İstediği yer konusunda beni ikna etmeyi başarır.

5. Kavga ettiğinizde genelde ilk adımı atan kim olur?

A. O tabii ki!
B. Ben giderim, uzatmanın anlamı yok.

6. Hiç hoşlanmadığınız bir arkadaşı var, görüşmemelerini ondan ister misiniz?
A. Birlikteysek böyle bir hakkım var, ya ben ya o. Bir tercih yapmalı.
B. Ondan böyle bir şey isteyemem, ona saygımdan dolayı sesimi çıkartmam.

7. Çok yoğun ve geç saatlere kadar çalışmasını gerektirecek ama çok zevk alacağı bir iş teklifi aldı.
A. Kabul edemez. Birlikte geçireceğimiz zaman daha değerli, zevk alıp daha az çalışacağı başka işler de bulabilir.
B. Gerçekten istediği bir işse bana sormadan karar verir zaten.

8. Hiç istemediği halde sadece size eşlik etmek için dans kursuna katılır mı?
A. Evet.
B. Hayır.

9. Uzun süre bir kafede oturup karşı tarafı beklemesi gereken bir kişi var bu siz misiniz, o mu?
A. O.
B. Ben.

10. Buluşma zamanlarınız genelde size göre mi ona göre mi ayarlanır?
A. Bana göre.
B. Ona göre.

Şimdi sonuçlara bakalım
A’lar çoğunluktaysa
İpler sizin elinizde. Baskın olan taraf sizsiniz. Genelde kararları, yapılması ve yapılmaması gerekleri siz belirliyorsunuz. Bu sizin açınızdan iyi bir şey olsa da dozunu iyi ayarlamanız da yarar var.

B’ler çoğunluktaysa
İpleri kaptırmışsınız! Genelde sizin değil onun istedikleri daha ön planda. Planlar ve yapılacaklar onun istekleri doğrultusunda yapılıyor. Biraz daha kontrolü ele almanızda yarar var!

Kaynak: e-güzellik

21 Ekim 2012 Pazar

AYNALAR NASIL YAPILIYOR ÜRETİMİ VİDEO İZLE

AYNALAR NASIL YAPILIYOR ÜRETİMİ FABRİKA NEDEN YAPILIR AYNA NEDİR YAPIMI VİDEO İZLE




19 Ekim 2012 Cuma

HAZRET-İ İSA (A.S) GELİNCE HERKES ONU TANIYACAKMIDIR ?

HAZRET-İ İSA (A.S) GELİNCE HERKES ONU TANIYACAKMIDIR ?


Hazret-i İsa (as) gelince herkes onu tanıyacak mıdır?
Hazret-i Îsâ’nın (as) âhirzamanda gökten inişi hususunda güvenilir hadis kaynakları sahih hadislerle dolu. Meselâ, Buhârî’de ve Tirmizî’de Ebû Hüreyre (ra) rivâyetiyle Resûl-i Ekrem Efendimiz’in (asm), “Hayatım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, Meryem oğlu Îsâ inecek, aranızda amel edecek, âdil bir hâkim olarak Salîb’i (hurâfelerle doldurulmuş Hıristiyanlığı) kıracak.” 1 buyurduğu; yine Buhârî’de, Ebû Hüreyre (ra) rivâyetiyle Peygamber Efendimiz’in (asm); “Meryem oğlu Îsâ (as) gökten sizin yanınıza indiği ve imamınıza uyduğu zaman bakalım nasıl olursunuz?” 2 buyurduğu zikredilir.


Müslim’in ise konu ile ilgili olarak Îmân bölümünde, “Meryem oğlu Îsâ’nın (as) Peygamberimiz Hazret-i Muhammed’in (asm) şerîâtı ile hükmedici olarak inmesi bâbı” başlığı ile ayrı bir bab açtığını görürüz. Burada yukarıda Buhârî’den aldığımız her iki hadis-i şerif yer almakla berâber konuyla ilgili başka rivâyetler de yer almaktadır.


Bu rivâyetlerin hak ve hakîkat olduğunda şüphe olmadığını haber veren Üstad Bedîüzzaman Saîd Nursî Hazretleri, Hazret-i Îsâ’nın (as) inişi ile ilgili rivâyet ve haberleri sosyal olayların seyri ile yorumlar ve bu seyri en az üç yüz yıllık bir zaman dilimine yayar.


Şüphesiz Cenâb-ı Hak Hakîm’dir ve hikmetle iş yapar. Bu hadisler, Hazret-i Îsâ’nın (as) gökten inip, akşamdan sabaha deccalı ve komitesini etkisiz bırakacağı... vs gibi teklif sırrına aykırı biçimde yorumlanmamalı. Hazret-i Îsâ (as) mademki gökten inecek; bu iniş kendi dininin hurafelerden arınması ve Allah’ın son dini olan İslâmiyet’le barışması gibi bir büyük tecelliye vesile olacaktır.


Bu vesilelik durumu da öyle akşamdan sabaha değil; Allah’ın Hakîm ve Fâtır isimlerine uygun biçimde, olayların fıtrî olarak yaşandığı sosyal bir süreçte vaki olacaktır. Yani hiç şüphesiz teklif sırrına uygun olacaktır.


İşte Bediüzzaman Hazretleri, Hazret-i Îsâ’nın (as) gökten inişi ile ilgili hadisleri böyle bir çerçeve içinde yorumluyor. Meselâ, Bedîüzzaman’a göre, bin yedi yüzlü yıllarda Avrupa’da Katolik mezhebine ve uygulamalarına karşı halkın ilim adamlarıyla, düşünürleriyle, aydınlarıyla birlikte ayaklanması ve ilme, akla, düşünceye, 


hürriyete ve insan haklarına daha eğimli ve yaklaşımlı olan ve Tevhid inancına bir adım yaklaşmış bulunan Protestanlık mezhebinin doğması ile sonuçlanan olaylar, âhirzamanla ilgili hadis-i şerif haberlerinin gerçekleşmeye başladığı olaylardır.


Nitekim Katolik mezhebinin marifeti olan ve Hıristiyanlar içinde yüz yıllarca süren kanlı iç savaşlara sebep olan katı “ruhbanlık” kurumunun aforozlarla (dinden çıkarmalarla), günah çıkartmalarla, ilmi, aklı ve düşünceyi mahkûm eden anlayışıyla kendi dindaşına dünyayı cehenneme çeviren uygulamaları Protestanlık mezhebiyle ortadan kaldırılmış; 


akla, ilme ve düşünceye imkân tanınmış, her bir kulun Allah’a aracısız ve doğrudan ulaşabileceği anlayışı getirilmişti. Şüphesiz bu yeni anlayışı ile Hıristiyanlık Tevhide doğru bir adım atmış oluyor ve Hazret-i Îsâ’nın (as) inişi ile ilgili haberleri doğrulayan olaylar zinciri de böylece başlamış oluyordu.


Üstad Saîd Nursî Hazretleri “Nasrâniyet (Hıristiyanlık), ya intifâ (sönecek) veya ıstıfâ edip İslâmiyet’e karşı terk-i silâh edecektir. Nasrâniyet birkaç defa yırtıldı, Protestanlığa geldi. Protestanlık da yırtıldı, Tevhîde yaklaştı. Tekrar yırtılmaya hazırlanıyor. Ya intifâ bulup sönecek veya hakîkî Nasrâniyetin esâsını câmi olan hakâik-i İslâmiyeyi karşısında görecek, teslim olacaktır. İşte bu sırr-ı azîme Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm işâret etmiştir ki: ‘Hazret-i Îsâ nazil olup gelecek, ümmetimden olacak, şerîatımla amel edecektir.’ 3 ifâdeleriyle ve, ‘Prutluğa (Protestanlığa) tâ geldi.


Prutlukta (Protestanlıkta) görmedi ona salâh verecek. Perde yine yırtıldı, mutlak dalâle düştü. Bir kısmı lâkin bâzı yakınlaştı Tevhîde; onda felâh görecek.” 4 ifâdeleriyle yırtılan Hıristiyanlığın bir kısmından dalâlet çıktığını, yani Sosyalizm, Freodizm, Ateizm, Komünizm gibi akımların türediğini, fakat bu akımlar kayıtsız-şartsız dalâlet olduğundan, insanoğluna kurtuluş vermeyeceğini; 

bir kısmının ise Tevhîde yaklaştığını, gerçek kurtuluşu Tevhîd’de ve İslâmiyet hakîkatlerine teslim olmakta bulacağını; böylece de bu olayların Hâtemü’l-Enbiyâ olan âhirzaman Peygamber’inin (asm) haberlerini doğrulayacağını bildiriyor.


Nitekim günümüz dünyasında artık, merhum Cemil Meriç’in “deli gömlekleri” diye nitediği “izm”lerin güç ve kudretinden eser kalmadığı gibi; Batıda ve Hıristiyanlar içinde Allah’ın Tevhîd dini olan İslâmiyet’e büyük bir yönelişin başladığını, Hıristiyanların da bu yönelişi normal karşıladığını, hattâ İslâmiyet’in Avrupa’nın yeni dîni olarak tecellî etmeye başladığını Allah’ın lütfu ile görmekteyiz.


Üstad Bedîüzzaman’a göre, kendi dinini iki bin yıllık hurafelerden ve batıl inançlardan arındırmak hikmetiyle nüzul edecek olan Hazret-i İsa (as) geldiğinde herkes onun hakikî İsa olduğunu tanımayacaktır. Sadece onun manevî yakını olan kâmil iman sahipleri iman nuru ile onu bileceklerdir.

Dipnotlar:

1- Buhârî, 6/1018; Tirmizî, Fitne, 44;

2- Buhârî, 9/1406;

3- Mektûbât, s. 454; Hutbe-i Şamiye, s. 103;

4- Sözler, s. 643 ;

5- Mektûbât, s. 61.

16 Ekim 2012 Salı

HZ.EBUBEKİR ( RA ) HİKMETLİ GÜZEL SÖZLERİ

HZ.EBUBEKİR ( RA ) HİKMETLİ GÜZEL SÖZLERİ 

Seyh Sibli (RA) Hz.leri buyurdu ki: “Bütün Hadis-i Serif’lerden bir tanesini seçip kendimi ona uydurdum. Seçtigim Hadis-i Serif sudur: Peygamberimiz (SAV) bir sahabiye söyle buyuruyor: ‘Dünya için, dünyada kalacagin kadar çalis. Ahiret için, orada sonsuz kalacagina göre çalis. Allah'ü Teâlâ (CC) Hz.leri’ne muhtaç oldugun kadar itaat et, cehenneme dayanabilecegin kadar günah isle.’
.........................................
Ebu Bekir Sibli (RA) Hz.leri günes batarken günesin sararmasina, söyle bir benzetme yapardi: “Tipki mü'min de böyledir. Dünyadan göçecegi zaman, varacagi makam sahibinden çekindigi için, nasil karislanacagini bilmeyip, böyle sararir.”
.........................................
“Gün dogarken de, çok aydin olarak dogar. Bu da, bir mü'minin öldükten sonra kabrinden kalktiginda, yüzü günesin dogdugu gibi parlar.
..........................................
“Dünyadaki, sermayenize çok dikkat edin ve bilin ki, ahiretteki sermayeniz de bu olacaktir.”
..........................................
“Zühd, kalbi mal yerine, onu yaratanina döndürmektir.”
.........................................
“Kim Allah-ü Teâlâ (CC) Hz.leri’ni bilirse, gam ve keder içinde olmaz.”
..........................................
“Eshab-i Kiram’a (RA) hürmet etmeyen kimse, Muhammed Aleyhisselam’a (SAV) iman etmis olmaz.”
..........................................
“Sükür; nimeti degil, nimeti vereni görmektir.”
..........................................
“Allah-ü Teâlâ (CC) Hz.leri Davud’a (AS) vahy gönderdi ve: ‘Ey Davud! Zikrim zikr edenlerin, cennetim ibadet edenlerin, kafi olmakhgim tevekkül edenlerin, nimetimin çogalmasi sükür edenlerin, rahmetim iyi isler yapanlarin, ünsiyetim müstaklarin ve ben, muhiblerime mahsusum.’ buyurdu.”
.........................................
“Afiyet, dinin bid’atten, amelin afetten, nefsin sehvetten, kalbin kuruntudan kurtulmasi demektir.”
..........................................
“Muhabbet davasinda bulunup da baskasi ile mesgul olan, dost ile alay etmis olur. Muhabbet makaminda is oraya varir ki, kendinden bile habersiz olur ve hak ile bekaya kavusur. Zira O’ndan (CC) baskasinin muhabbeti kalbde olursa, tevhid ve muhabbet sirri gönül tahtasina yazilmaz.”
..........................................
“Hürriyet kalbin hür olmasindan baska bir sey degildir.”
..........................................
“Cehennemlik olmanin alameti, Allah-ü Teâlâ (CC) Hz.leri’nin rizasi için bir fakire bir parça ekmek vermemek. Fakat nefsin isteklerini tatmin etmek için, bir ziyafete yüz altin harcamaktir. Cennetlik olmanin alameti ise bunun tam tersidir.”
..........................................
“Tasavvuf tam olarak bes duyu organi günahlardan korumak, her nefes veris ve alisinda, günah islememeye dikkat etmektir.”
..........................................
“Mürid nasıl mı olur? Yalnızken de başkalarının yanında olduğu gibi...”
..........................................
“Bir sahis ne zaman mürid olabilir?” sorusuna su cevabi verdi: “Seferde ve hazarda hali hep ayni olan kimsedir. Yalniz oldugu zaman da baskalarinin yaninda oldugu zaman da ayni davranislar içinde olandir.”

 

HZ.ALİ NİN SÖZLERİ ÖĞÜTLERİ

HZ.ALİ NİN SÖZLERİ ÖĞÜTLERİ EN GÜZEL ANLAMLI SÖZLERİ

1. “Allah’a onun huzurunda veya huzuru dışında bağlılık ve haysiyetten ayrılmayın.”

2. “Ahirete yaklaşma ve dünyadan uzaklaşma duygusunu kaybetmeyin!”

3. “Dünya kayıplarında kedere düşmeyin ve daima hayır işlemeye bakın!”
4. “Zalime düşmanlık ve mazluma dostluk gösterin!”

5. “Öfke ve yumuşaklık halinizde daima hak kelimesi üzerinde durun.”

6. “Sevinçli ve gamlı zamanlarınızda iyi iş ve ölçülere bağlılık şuurunu kaybetmeyin;Ve şiddette, mülayemette sevinçte kederde Allah’tan razı olun!..”

7. “Her şey azaldıkça, ilim arttıkça kıymetlidir.”

8. “Kişi dili altında saklıdır. Konuşturunuz kıymetinden neler kaybettiğini anlarsınız.”

9. “Allahü Teala’ya yemin ederim ki, beni yalnız mü’min sever ve bana yalnız münafık buğzeder.”

10. “Cahil bilmediğini sormaktan utanmasın. Alim içinden çıkamayacağı bir meselede en iyisini Allah bilir demekten sakınmasınlar.”

11. “Kalpler kalplere benzer. Hayırlı olanı hayırla dolu olanıdır.”


12. “Öğünmeye değer şeyler güçlü akıl, utanma, nefsinden sakınma ve eğitimdir.”

13. “Sözün gümüş olsa da ey nefs! Sükut altındır.”


14. “Seviyesiz insanların bana cahilce sözlerine karşılık vermekten tiksinti duyarım.”

15. “İnsanların vefat eden akrabaya da dostları için feryatlarla ağlamalarına şaşıyorum.”

16. “Oysa ölüm bize hep eşlik etmektedir, neden cahiller de feryatla karşılanır, ölüm neden böyle şaşkınlık yaratıyor.”

17. “İnsanın dilekleri kendisine yakındır. Her şeyden çok yakın olansa ölümdür.”


18. “Kişinin yapısını oluşturan öz iyi değilse o kişinin ağzından iyi sözler çıkmaz.”

19. “Öyle bir devir ki, hiçbir arkadaşın senden hoşnut değil, Ve öyle bir devir ki hiçbir dostun sana dürüst ve gerçek dost değil.


20. “Ey karamsar; bilmelisin ki, bu devranın değişmeyen tek bir kanunu var o da değişmektir.”

21. “Mükemmel insan eksiklerini ve kusurlarını bilendir.”


22. “Çalışmak kadar dinlenmeni de görev bil, ihmal etme. Sağlığına eza etme, sağlığın bozulması kolaydır da onu elde etmek zordur.”

23. “Aşağılık insanlarla yakınlaşmaktan kaçın onlar ki, yapmacık sevgilerini gösterip içlerinde kötülüğü saklıdır. Onları hoşnut tuttuğun sürece sana sevgi duyarlar. Verimli olmaktan geri kalırsan sana zehirlerini akıtırlar.”

24. “Güzellik, giyinenlerin süslüğü ile oluşmaz, bilgi ve terbiye ile güzel olunur.”

25. “Biri sana sırtını çevirse üzülme, böylece dostunu düşmanını ayırt etmiş olursun.”


26. “Sakladığın bir sır senin esirindir. Açığa vurursan sen onun esiri olursun.”

27. “Düşünmeden konuşma, sonuna bakmadan iş yapma.”

28. “Hiçbir işte gereğinden fazla acele etme; dikkatli olanlar kendilerini zor duruma düşmekten korurlar.”

29. “Çok gülenin heybeti azalır.”

30. “Elden gitmeden değerini anlayamayacağımız iki şey vardır: sağlık ve gençlik.”

31. “Her şeyin zekatı vardır. Bedenin zekatı da oruçtur.”

32. “Dünyadakiler uykuda yol alan kervan ehline benzerler.”

33. “Eğrinin gölgesi de eğridir.”

34. “Kitapları değil , kitapların içindekileri kafanda topla.”

35. “Alim ölse de yaşar, cahil ise yaşarken ölür.”


36. “İnsanlarla öyle geçinki, öldüğünde düşmanların bile ağlasın.”

37. “Bir şey feda etmeden hiçbir şey kazanılmaz.”


38. “İlim servetten üstündür. Çünkü sen serveti korursun, ilim ise seni.”

39. “Bilerek yapılan az iş, bilmeyerek yapılan çok işten hayırlıdır.”


40. “Eğer ilim ümitle elde edilseydi, dünyadaki bütün insanlar alim olurdu.”

41. “Öfke korkunç bir ateştir. Onu bastıran ateşi söndürür, yapamayan yanıp gider.”

42. “Doğru her zaman yüce, yalancı her zaman aşağı ve cücedir.”

43. “Yoksula yardımı dilemeden yap. Sen onu el açmak zorunda bırakırsan verdiğin sadaka ile onun sadakadan daha değerli olan haysiyetini satın alırsın.”

44. “Adil ol, kudretin sürekli olsun.”

14 Ekim 2012 Pazar

ÖLEN KİŞİ NEREYE GİDECEĞİNİ GÖRÜR MÜ ?

ÖLEN KİŞİ NEREYE GİDECEĞİNİ GÖRÜR MÜ ?


Ölen kişi ölmeden önce gideceği yeri gördüğüne dair rivayetler vardır. Ancak bundan dolayı cesedinin ağırlaşacağına dair bir bilgi bilmiyoruz.

İnsanlar ölürken yanında bulunanları güçlükle tanır ve bazen de hiç tanıyamaz. Bunun sebebi ölüm anındaki insanın akli kuvvetinin zayıflaması olduğu sanılıyorsa da, o değildir. Belki hayattakilerin katiyen anlayamadıkları ve anlayamayacakları bazı şeylerin o durumdaki insana açılması ve onun bütün mevcudiyetinin kendi benliğine çekilmesidir. Ölmek üzere olan hastada görülen ve yanındakiler tarafından anlaşılmayan yüz ifadeleri ve bazı sözler bu deruni hal ile ilgilidir. Yani onun görüp yanındakilerin göremedikleri hal ile ilgilidir.

İbn Ebid – Dünyanın tahric ettiğine göre, sahabeden sonra gelen neslin (tabiun) meşhur fakihlerinden olan Ebu Cafer Muhammed b. Ali ölümü anında insana iyi ve kötü amellerinin gösterileceği ve o esnada insanın, iyiliklere yönelip kötülüklerden göz yumacağını söylemiştir. Kıya Süresindeki “O gün insan işlediği ve işlemediği (önden gönderdiği ve tehir ettiği) amellerle uyarılır. (Bütün amelleri kendisine haber verilir.) 1 ayetinin tefsirinde Hasanı Basri’nin şöyle dediğini Suyuti haber vermiştir: “Ölümü anında o kişinin hafaza melekleri iner ve ona hayır ve şer, bütün yaptıkları arz olunur. Bir iyilik görünce sevinerek bakar, ondan gözünü ayırmaz ve yüzü parlar. Bir kötülük görünce de gözünü indirir, bakmak istemez ve yüzünü ekşitir. 2

Resulullah (sav) in, ensardan ölüm döşeğindeki bir hastanın yanına varıp, nasıl olduğunu, neler gördüğünü sorması ve adamın da bir beyaz, biri siyah iki şeyin kendisine hazırlandığını söylemesi üzerine Resulullah (sav) hangisinin kendisine yakın olduğunu sorar. Adamın siyahın kendisine daha yakın olduğunu söyleyip kendisine dua etmesini ister. Bu istek üzerine Peygamberimiz (sav) adama dua eder ve adam bu duadan sonra siyahın uzaklaştığını haber verir ki 3 bu da son anda insana amellerinin gösterildiğine delildir. Çünkü adamın gördüğü siyah şey, kötü amelleri, beyaz da iyilikleridir.

Bera ibn Azib, Ahzab Süresinin: “Ona (Allaha) kavuşacakları gün onlara (müminlere) sağlık dileği, (her türlü kederden) selamettir. 4 ayeti hakkında şöyle demektedir: “Buradaki selam, ölüm meleğinin, müminin ruhunu kabzedeceği zaman ona verdiği selamdır ki, ölüm meleği ona selamla azabdan eman vermedikçe ruhunu kabzetmez.5 Ölüm meleği insanın ruhunu almaya gelince selam verir, sonra kendisine ahiretteki makamı gösterilir. İnsanlar kabir ve beka alemindeki durumlarını bu andan itibaren idrak ederler ki, Hz. Alinin: “Gideceği yeri bilmeden bir kimsenin bu dünyadan çıkması haramdır.” dediği rivayet edilmiştir.

Cabir b. Abdullahtan rivayet edilen bir hadisinde Peygamberimiz (sav) çölde yaşayan Araplardan birisinin Yunus Suresindeki: “Onlar için dünya hayatında da ahirette de müjdeler vardır.” 6 ayetini sorması üzerine, ayetteki ahiret müjdesinden kastın, müminin ölümü anında müjdelenmesi olduğunu belirtmiştir. 7

Hz. Ayşe validemizin rivayet ettiği hadisi şeriflerinde ise Peygamberimiz (sav), her kese ölüm zamanında makamının gösterileceğini, makamını görünce müminin Allaha kavuşmayı sevip isteyeceğini; kafirin ise bunu kerih göreceğini haber vermiştir. Peygamberimizin (sav) : “Kim Allaha kavuşmayı isterse (severse) Allah da ona kavuşmayı sever ve kim de Allaha kavuşmayı çirkin görür (hoşlanmazsa) Allah da ona kavuşmaktan hoşlanmaz.” buyurunca Hz. Ayşe: “Ya Resulallah hepimizde ölümü sevmeyiz.” dedi. Buyurdu ki: “O manada değil. Bu, kişinin ölüm zamanındandır ki, müminin can verme anında Allahın rahmeti, rızası ve cenneti ile müjdelendiği zaman Allaha kavuşmayı arzu eder ve Allah da ona kavuşmayı arzu eder. Kafir ise Allahın azabı ve gazabı ile müjdelendiği zaman, Allaha kavuşmaktan ve Allah da ona kavuşmaktan hoşlanmaz.” 8 Peygamberimiz (sav) yine Hz. Ayşenin rivayet ettiği diğer bir hadislerinde: “Hiçbir Peygamber ruhu cennetteki yerini görünceye kadar kabz olunmaz.” buyurmuştur ki, kendisinin son sözünün “refikul ala” olması da 9 cennetteki makamının kendisine gösterildiğine delildir.

Kuranı Kerim de insanların ölüm anında karşılaşacakları lütuf, müjde ve cezaya açık işaretler vardır. Bu, dünya hayatında iken takdim ettikleri amellere göre ve yaptıkları hayır ve şerlere göre olacaktır. “Ama ölüm, mukarrabundan (hayırda ileri geçeceklerinden) ise, artık onun için bir rahatlık, hoş rızık ve Naim Cenneti (nimetleri bitmez bir cennet) vardır.” 10 ayetindeki rahatlığın ölüm anında olacağı bildirilmektedir. “Ama ölü, inkar eden sapıklardan (mükezzibinden) ise ona da kaynar sudan bir ziyafet vardır.” 11 ayetindeki azab da ölüm anındandır ve ahirette de onu Cehennem azabı beklemektedir. 12 Tabiin müfessirlerinden olan Mücahid, Fussilet Süresindeki: “Gerçekten Rabbimiz Allahtır, deyip de sonra sebat gösterenler (ve salih amel işleyenler var ya), onların üzerine (ölüm anında); Korkmayın, mahzun olmayın, va’d olunduğunuz Cennetle müjdelenin, diye melekler inecektir.13 ayetinde bildirilen durumun, ölüm anında olduğunu söylemiştir. 14 Buradaki müjdenin, ölüm anında, kabirde ve kıyamette (ba’ste) korkunca olmak üzere üç yerde olduğunu söyleyen müfessirler vardır. 15

İşte bütün bunlar, ölüm anında iyilerden ve kurtuluş ehlinden olan müminlerin melekler tarafından rahmet ve müjdeyle karşılanacaklarının delilidir.

Kafirler ve vazifesini tam yapmamış olan müminlerin ise, melekler tarafından ölüm anında azapla müjdelenecekleri ve yerlerini görünce dünyaya dönüşü arzulayacakları Müminun Süresinde haber verilmektedir. 16

Böylece ölümü anında kişinin makamını görüp haz veya elem duyması ile nimet ve azapla başlar. 17 Artık o andan itibaren tevbe kapısı kapanır ve makamını gördükten sonra iman bile makbul olmaz. 18 Çünkü imanın değeri, ğayba iman edilmesi sebebiyledir. 19 Kuranı Kerim müminleri överken “ğayba iman edenler” diye vasıflandırmaktadır. Ahiretteki azabı gördükten sonraki iman, ğayba iman olmadığı için makbul değildir. Nitekim Firavn da son anında, boğulurken iman etmek istemiş, ama bu, Allah tarafından kabul edilmemeiştir. 20 Yunus Suresinde de azabı gördükten sonra iman ettik diyenlere imanlarının fayda vermeyeceği açıkça bildirilmektedir. 21

Can boğaza gelince yapılan tevbenin kabul edilmeyeceği ayeti kerimede şöyle ifade edilir: “O kimseler ki, kötü işlerde ısrar ederken onlardan birine ölüm gelip de hayattan ümidini kesince: “Ben şimdi tövbe ettim.” der, o kimseler için tövbe yok (tövbeleri makbul değildir). Kafir oldukları halde ölenlere de tövbe yok. İşte biz onlar için ahirette acıklı bir azab hazırlamışızdır.”22 Peygamberimiz de (sav) Abdullah b. Amr’dan rivayet edilen bir hadisinde: “Allah azze ve celle, kulun tövbesini can hulkuma gelmedikçe kabul eder.” buyurmuşlardır.23

Son nefesindeki iman yada küfrün makbul olup olmama hususu maturidiyye ile eşariyye arasında ihtilaftır. Ebu Mansur el-Maturidi ve ona tabi olanlar, son deminde kafir olsa bile iman üzere olan, halde mümindir. Veya son deminde imana gelse bile, küfür üzere olan halde kafirdir, deyip insanın son demindeki durumuna değil, hali hayattaki durumuna göre hüküm verilir. Ebul Hasen el – Eşari ve ona tabi olanlar ise hali hayattaki durumun değil son demindeki durumun önemli olduğunu ve kişinin ona göre hüküm giyeceğini savunmaktadırlar. 24

1- Kıyame, 75/13
2- Suyuti, Şerhus Sudur,
3- Aynı eser aynı yer
4- Ahzab, 33/44
5- Hasan el-Idvi
6- Suyuti
7- Yunus, 10/64
8- Suyuti
9- Buhari
10- Buhari
11- Vakıa 56/88-89
12- Vakıa 56/92-93
13- Suyuti
14- Fussilet, 41/30
15- Mucahid b. Cebr, Tefsirul Mucahid
16- Suyuti
17- Müminun 23/99-100
18- Nisa 4/97
19- er-Razi, Muhammed b. Ebi Bekr
20- Bakara 2/3
21- Yunus 10/90-92
22- Mümin 40/84-85
23- Nisa
24- İbn Mace

Ölümden Sonraki Hayat Doç. Dr. Süleyman Toprak

13 Ekim 2012 Cumartesi

HOPARLÖR NASIL YAPILIR VİDEO İZLE

HOPARLÖR NASIL YAPILIR VİDEO İZLE


Hoparlör yapmak ilk bakışta biraz karışık gelebilir.
Ancak hoparlör için bilmemiz gereken; elektrik akımını ses sinyallerine çevirmesi. Bunun için bir plastik tabak, plastik bardak veya bir CD ile bile hoparlör yapılabilir. Bunun için birkaç malzeme yeterli olmaktadır.

hoparlr nasıl alışır



Malzemeler;


Ferrit veya neodyum mıknatıs
20 metre bakır tel (0.25 mm çapında)
plastik tabak
yapıştırıcı
boş bir kağıt
erkek jack
Hoparlör yapma işlemine başlarken ilk yapacağımız işlem mıknatısımızın üstünü bir parça kağıt ile çevrelemek ve onun hoparlr nasıl alışır yapılırüzerine bakır telden 60 tur sarmak. Bakır telin başlangıç ve bitiş uçlarını biraz uzun tutalım. Bu iki ucu erkek jack'a bağlayalım. Sarma işlemi bittikten sonra  hazırladığımız mıknatıslı bobini plastik tabağın arka tarafına yapıştıralım. Plastik tabak düz çevrildiğinde yan yatmaması için, iki kağıt parçasıyla yanlarından kuvvetlendirelim. İşlemimiz bitmiştir. jack' ı müzik setine bağlarsak ses çktığını göreceksiniz. Eğer bir başka neodyum veya ferrit mıknatıs alıp hoparlöre yaklaştırırsanız daha çok ses çıktığını göreceksiniz. Şimdiden kolay gelsin .

Hoparlörün nasıl yapıldığını anlamanız için bir tane video ekliyorum

>



ETİKETLER-hoparlör nasıl çalışır- hoparlör nasıl yapılır video-evde hoparlör nasıl yapılır-hoparlör nasıl yapılır izle-hoparlor ayarlari nasıl yapılır-hoparlor ayarlari nasil yapılır

ÖLÜMDEN SONRA RUH NE OLUR ?

 ÖLÜMDEN SONRA RUH NE OLUR ?

Ölünün kabri toprakla örtülüp düzlendiği ve insanlar dağılmağa başladıkları zaman, kabrin yanında durup şöyle demeyi sahabiler müstehap görürlerdi: "Ey falan, La ilahe illallah de." Bunu üç kere tekrar eder. Sonra yine ölüye hitaben: "Ey falan, Rabbim Allah, dinim islam, Peygamberim Muhammeddir (sav) de" diye telkinde bulunurlar.

Definden sonra telkin vermek meşrudur. Ama yapılması kesinlikle emredilmiş bir iş değildir. Peygamberimizin telkin verdiğine dair bir habere rastlanmamıştır. Ancak ashaptan ve tabiinden yukarıdaki rivayetler gelmiştir.

Ölü ruhun cesedinden ayrılmasından sonra öldüğünü anlamaktadır. Nitekim hadislerden de anlaşıldığı gibi ruhun cesedden ayrılması ile nimet ve azap başlamaktadır. Ayrıca ölünün sadece baş tarafı değil bütün vucudunun üstüne tahta, kerpiç veya kamıştan şeylerle örtmek müstehaptır.

Ölüm mutlak yokluk değil
, bir halden bir hale geçiş ve bir evden diğer bir eve göçüştür şüphesiz. Bu göçün başlangıcı, dünyada birbirine en sıkı bağlarla bağlı olan, bedenle ruhun birbirinden ayrılmalarıdır. Bu nedenle ruhun bedenden ayrılışı, çıkışı ve bundan sonra ebedi istirahatgâhı olan Cennet ya da Cehennem'e varıncaya kadar olan yolculuğu ve bu yolculuk esnasında geçecek olan hadiseler önemlidir.

Ruh bedenden ayrılınca, yani insan ölünce artık biz onun bulunduğu âlemde sürdürdüğü hayatı müşahede edemiyoruz. Ama şer'î naslarda haber verilmiş olan her şeye kesin olarak inanıyoruz. Gözlem ve deney sahasından uzak olan, dünyadaki kesif cisimlerin idraki için verilmiş olan duyularımızla idrak edemediğimiz bu fizik ötesi âlemde meydana gelen olayları ve ölümden itibaren insanların başına gelecek şeyleri ancak nakli delillerden öğrenebiliriz.


 İnsanların bu ebediyet yolculuğu esnasındaki halleri, âyet ve hadislerde yeter derecede izah edilmiştir. Öyleyse ebediyet yolcularının ilk yola çıkışları olan ruhun bedenden çıkışı ve ölünün cesedi kabre konuluncaya dek basma gelecek hallerden işe başlayarak bu husustaki haberlere bir göz atalım.

Kur'an-ı Kerim'de hem: "Sizden birinize ölüm geldiği vakit, elçilerimiz (meleklerimiz) onun ruhunu alırlar." 1 buyurulmakta, hem:."Allah, nefislerin ölümü zamanında canlarını alır." 2 buyurulmakta, ve hem de: "(Ey Rasûlum, onlara) de ki; sizin canınızı almaya vekil kılınan ölüm meleği (Azrail) canınızı alacak..." 3 buyurulmaktadır. Buna göre, ölüm meleği,. Allah Teâlâ ve Allah'ın ruhları almakla görevlendirdiği melekler ruh'u almaktadırlar. Bu âyetler arasında var gibi görünen zıtlığı ortadan kaldırmak için âlimler, hadis-i şeriflere müracaat ederek şöyle bir açıklama getirmişlerdir :

Ölümün gerçek faili Allah Teâlâ'dır. O, hikmeti icabı, ruhları almakla ölüm meleğini (Azrail'i) görevlendirmiştir ve ölüm meleğinin yardımcıları durumunda bir kısım melekler daha bu işte görevlidirler. Buna göre, ölümün başlangıcı olan, ruhun ayaklardan itibaren boğaza kadar çıkarılması işini yukarıdaki birinci âyette işaret olunan ölüm meleğinin yardımcıları yapmakta: 




gırtlağa gelmiş olan ruhu ise, âyet-i kerimede "Ölüm Meleği" adı verilen Azrail almaktadır. Ölümün hakiki faili ve yaratıcısı ise Allah Teâlâ'dır. Böylece yukarıdaki üç âyet, birbirini desteklemekte ve ölüm fiilinin meydana gelişinde rolü olanları beyan etmektedirler. Aralarında hiçbir te'âruz yoktur. 4

Ölüm meleğinin ruhları alışı, Allah'ın izniyledir. Allah'ın izni olmaksızın bir sivrisineğin canım almaya bile güç yetiremez.5 zira meleklerin hür iradeleri olmadığı gibi, emrolunan işleri yapmak için gereken kudreti de kendilerine Allah Teâlâ verir. O'nun emri ve izni olmadan hiçbir şeye güç yetiremezler.

Ölüm meleğinin yardımcıları, rahmet ve azap meleklerindendir. Bir insan vefat edeceği zaman ölüm meleği ile birlikte rahmet ve azap melekleri de hazır olur. Bunların sayılarının dört, ya da üç rahmet, üç de azap olmak üzere altı olduğunu bildiren rivayetler vardır.6

Bu melekler eceli gelmiş olan mü'mine güzel surette görünüp rıfk ile. yumuşaklıkla muamele ederler. Ve mü'minin ruhuna: "Çık, ey güzel cesette bulunan doygun ruh. Hamdedici ve Allah'ın rahmetiyle, güzelliklerle müjdelenmiş olarak çık ve Rabbine kavuş." diye hitap ederler.7 Mü'mine verilen bu müjde ve meleklerin güzel görünüşü, kılıçların vuruşundan daha şiddetli olan ölüm acılarını unutturur ve onu sevince garkeder. Bir hadis-i şerifte ölüm acıları, yünün içinden çekilen dikene teşbih edilerek, dikenin yünden bir şeyler kopardığı gibi, ölümün de mutlaka acılarının olacağına işaret edilmiştir. 8 Şeddâd b. Evs de (v. 41/661) şöyle demiştir: "Ölüm mü'mine dünya ve âhiret musibetlerinin en korkuncudur... Eğer ölülerden biri kalkıp da dünyadakilere ölümü haber verseydi, dünyadan faydalanamaz ve hiç bir şeyden lezzet alamazlardı. 9

Ölümün şiddetini şöyle bir kıyasla daha iyi anlatmak mümkündür: Bizim bir yerimize bir diken batınca, yahut bir uzvumuz kesilince duyduğumuz acı, o anda oradan canın çekilmesi sebebiyledir. Bunu, bütün uzuvlardan canın çekilmesi anındaki duruma kıyaslarsak ölüm acısının ne kadar şiddetli olacağı daha iyi anlaşılır. Ruh vücudumuzu tedricî olarak terk eder. önce ayaklardan yukarı doğru çekilir, ayaklar soğumağa başlar. Daha sonra ise bacaklar ve daha yukarı kısımlardan çekilir ve gırtlağa gelince artık insanın dünya ile ilgisi kesilir. Dünyayı göremez ve öteki âleme yönelmiş olur. 10

Ölüm anında insanın yanına gelen melekler, kâfire son derece korkunç bir surette görünerek şöyle hitap ederler: "Çık, ey habis cesette olan habis ruh. Alçaltılmış olarak ve Cehennemle müjdelenmiş olarak çık." Bu hitap ruhun çıkışına dek sürer. 11

Lafızlarında bazı faklılıklar olsa da manâ yönünden aynı olan rivayetlerde mü'minin ruhunun ölüm meleği tarafından alınır alınmaz hemen yanında bekleyen rahmet meleklerine verileceği ve onlar tarafından yükseltileceği; kâfir ve kötü kimselerin ruhlarının ise bekleyen azap meleklerine teslim edileceği ve kendisine gök kapılarının açılmayacağı haber verilmiştir. Kur'an-ı Kerim'de işaret olunduğu gibi, 12 ölüm meleğinin ruhu alışı esnasında hazır bulunan rahmet ve azap melekleri birbirlerine "bunun ruhunu kim yükseltecek?" diye sorarlar. Ta ki Allah Teâlâ bunlardan birine o kişinin ruhunu almalarını emredinceye dek. 13 Bu esnada ruh müdrik olarak bakî kaldığından dünya hayatının sona erdiğini ve bedenden ayrıldığım bilir. 14

Bera' İbn Âzib'den rivayet edilen bir hadis-i şerifte ruhun cesetten çıkışı ve mezara konuluncaya kadar başından geçen olaylar şöyle anlatılıyor: "Resûlullah (S) ile birlikte ensardan bir adamın cenazesine gittik. Kabre vardığımızda mezar henüz kazılmamıştı. Peygamber (S) oturdu, biz de yanı başına oturduk. Sessiz duruyorduk. Rasûlullah (S) elindeki bir odun parçasıyla toprağı karıştırıyordu. Birden bire başını kaldırdı ve iki ya da üç kere: "Kabir azabından Allah'a sığının!" dedi. Ve sonra şöyle buyurdu: "Mü'min kul dünyadan ayrılmak ve âhirete göçmek üzereyken ona semâdan yüzleri güneş gibi parlak melekler, Cennetten getirdikleri kefen ve kokularla gelip baş ucuna oturur ve şöyle der: Ey iyi ruh, çık ve Allah’ın mağfiretine rızasına kavuş, 15 Kabın ağzından suyun aktığı gibi ruhu çıkar ve onu ölüm meleği alır. Hazır olan melekler, göz açıp kapayıncaya kadar bir zaman içerisinde mü'minin ruhunu ölüm meleğinin elinden alıp, getirdikleri kefen ve güzel kokular içine koyarlar ki, ondan çıkan miskten daha güzel bir koku yeryüzüne yayılır. O ruhu hemen yükseltirler. Rastladıkları her melaike topluluğu bu hoş kokunun ne olduğunu sorarlar. Mü'minin güzel kokulu ruhunu yükselten melekler de onun dünyadaki en güzel isimleriyle falan oğlu falan diye söylerler. Ta ki, dünya semâsına varınca gök kapılarının kendisine açılmasını isterler. Gök kapıları açılır ve yükselirken ta yedinci kat semaya kadar her semada bulunanlar onu daha sonraki en yakın semâya dek uğurlarlar. Böylece yedinci kat semâya gelince Allah Teâlâ: "Kulumun kitabını (dünyada işlemiş olduğu iyi amelleri) İlliyyûn'a, yani Levh-i Mahfuz'un bir kıtasına yazın ve onu yeryüzüne iade edin. Ben Azîmuşşân onları topraktan yarattım. Yine toprağa çevireciğim ve ikinci defa ondan çıkaracağım." buyurur ve melekler ruhu yeryüzüne indirirler. Ceset kabre girdikten sonra da ruh cesede iade olunur...” 16

Diğer bir rivayette ise mü'minin ruhunun çıkışı yağdan kıl çekmeye teşbih edilmiş, ve çıkar çıkmaz hazır bulunan rahmet melekleri tarafından İlliyyûn'a götürüleceği haber verilmiştir. 17

Şa'ranî'nin "Muhtasaru't-Tezkire" de naklettiğine göre, İmam Gazzalî'de "Keşfu Ulûmi'l-Âhire" adlı eserinde yukarıdaki Berâ' İbn Âzib hadisindekine yakın bir ifade ile ruhun yedi kat semâya yükseltilişini ve Allah Teâlâ'nın huzuruna çıkarılışını anlatmaktadır. Gazzâlî'nin anlatılışında her gök kapısının açılışında, mü'minin iyi amellerinden bir ya da bir kaçının melekler tarafından medh için zikredileceği de vardır. 18

Dahhâk'tan (v. 105/723), âyeti 19 için "İnsanlar bedenini teçhiz ederken melekler de ruhunu teçhiz ederler" dediği rivayet edilmiştir. 20 Ebû Hureyre (v. 57/676) nin Rasûlullah (S) den rivayet ettiği isnadı hasen bir hadis-i şerifte, mü'minin ruhunun rahmet melekleri tarafından semâya yükseltileceği ve orada mü'minlerin ruhlarının yanına götürüleceği haber verilmektedir. Mü'minler, yeni gelen ruh sebebiyle çok sevinecekler ve ona hemen dünyadakileri "falan ne yaptı? Filanın durumu nasıl?..." gibi sorularla sormaya başlayacaklar. O esnada onlara: "Arkadaşınızı bırakın istirahat etsin. Çünkü o şiddetli bir geçitte idi." denir. Sonra yine sorularına devam ederler. Sorulanlardan bazıları için: "O öldü. Size gelmedi mi?" deyince: "Ateşe götürüldü." derler. Kâfir Öldüğü zaman ruhundan çok kötü bir koku yayılır ve ruhu kâfirlerin ruhlarının yanma getirilir.21 Ebu Hureyre, kendisinden sahih bir senetle nakledilen sözünde de, mü'minin ruhunun semâya yükseltileceğini ve orada mü'minlerin ruhlarının gelip kendisine dünyadaki tanıdıklarını soracaklarını söylemiştir.22

İstanbul surları dibinde medfun olan Ebû Eyyûb el-Ensarî (v. 51/671) de mü'minin ruhunun yükseltilişini anlatırken rahmet ehlinin kendisini karşılayarak dünyadakileri soracaklarını haber vermektedir. 23 Meşhur hadis ravisi Vehb b. Münebbih (v. 110/728), mü'minlerin ruhlarının gelen mü'mini karşıladıkları ve dünyadan haber sordukları bu makamın yedinci kat semâda Allah tarafından mü'minlerin ruhları için yaratılmış parlak bir yer olduğunu belirtmiştir. 24

Yine hadis-i şeriflerde ifade edildiğine göre, kâfir ve günahkâr olanların ölümü anında melekler kendilerine korkunç bir surette görünecek, kendisini azapla müjdeleyecek ve ıslak yünden dikenli demirin çıkarıldığı gibi, zorla ve azap ederek ruhlarım alacak. 25

Bu esnada imansızlar çok şiddetli azap ve korku içinde olacak. Ölüm meleği çıkardığı ruhu, yanında Cehennem'den getirdikleri bir ateş parçasıyla bekleyen azap meleklerine teslim edecek. O esnada kâfirin ruhundan çıkan pis koku her tarafa yayılacak. Azap melekleri bu ruhu, dünya semâsına götürüp kapıların açılmasını istedikleri zaman gök kapılan açılmayacak ve ruhu Siccin'e, emsali ruhların yanına götürülüp yaptığı kötülükler oraya yazıldıktan sonra ruh, kabre konan cesedine iade olunur.26

Kur'an-ı Kerim'de bunların hali şu şekilde dile getirilmiştir: "Âyetlerimizi yalanlayanlar ve onlara iman etmeyi kibirlerine yediremeyenler (var ya), onlara gök kapıları açılmaz (ruhları göğe yükselmez) ve deve iğnenin deliğinden geçinceye kadar (yani hiç bir zaman) Cennete giremezler. İşte biz, günahkârlara (müşriklere) böyle ceza veririz."27

Bu konuda mü'min ve kâfirin hallerini anlatan haberler pek çoktur. Burada Ebu Hureyre'den Müslim'in (v. 261/874) rivayet ettiği hadis-i şerifi de zikrederek konuyu noktalayalım. Ebu Hureyre (R), Rasûlullah (S) in şöyle buyurduğunu söylemiştir: "Mü'minin ruhu çıktığı zaman, onu iki melek karşılayıp alırlar ve yükseklere götürürler." Râvi Hammâd (v. 167/783), müteakiben güzel kokusunu ve miski zikretti, demiştir. Daha sonra Peygamberimiz (S): "Ve semâ halkı: "Arz (yeryüzü) tarafından hoş ve güzel bir ruh geldi. Allah sana ve (dünyada iken) imar edegeldiğin cesedine salât eylesin." derler. Müteakiben Aziz ve Celil olan Rabbine götürülür. Sonra: "Bunu ecelin sonuna (yani Sidretü'l-Müntehâ'ya) götürün" buyurulur. Kâfire gelince; onun ruhu çıktığı zaman . Hammâd, pis kokusunu ve laneti de zikretti, dedi semâ ehli, arz tarafından habise bir ruh geldi, derler. Onu ecelin sonuna (yani Siccîn'e) götürün, denilir." Ebu Hureyre: "Rasûlullah (S), hemen üzerinde bulunan ince örtüyü burnuna götürdü de şöylece kapattı." dedi. 28

Mü'minin ruhunun burada anlatılan hallerle karşılaşmasının, yıkanıp kefenleninceye kadar sürdüğü ve cesedi kefenlenirken, ruhun da birlikte kefene gireceği bildirilmiştir. 29 Diğer bir rivayette ise, yıkanması esnasında cesedi seyrettiği haber verilmektedir.30 Bazı rivayetlerde ise kabre konuluncaya ve üzerine toprak atılıncaya dek bir meleğin elinde cesede yapılan muameleyi seyredeceği ve daha sonra kabre konan cesedine döneceği haber verilmiştir ki, 31 bunların hepsi de mümkün şeylerdir. Çünkü zaman izafidir ve bize göre çok kısa bir zaman hududu içerisinde, Allah'ın mü'minin ruhuna bir çok olayı yaşatması mümkündür.

Kâfir ve günahkâr olanlar ise, cesetlerine yapılan muameleyi içinde bulundukları azap durumu ve hasretleri sebebiyle bilemezler. Onlar, kendi başlarına gelecek olanla meşguldurlar. 32

Dipnotlar:

1) En'am, 6/61.

2) Zümer, 39/42.

23) Secde, 32/11.

4) Hasan el-İdvi, el-Hamzavi, Meşariku’l-envar, s. 23. M. Kesteliyye, 1277 h. ve Mısır, 1316

5) Aynı eser, s. 25-26.

6) Bkz. Aynı eser, s. 25.

7) Şa'râni, Tezkiretü’l-imam Ebi Abdillah el-Kutubi, s. 17, Kahire, 1310

8) Ahmet Faiz, el-Yevmü'1-âhir, s. 83; Gazzâli, Muhammed b. Muhammed, lhya-u Ulûmi'd-Din, c. IV, s. 447, Mısır, 1939.

9) Gazzâli, a.g.e. c. IV, s. 447; Ahmed Faiz, a.g.e. s. 83.

10) Gazzâli, a.g.e. c. IV, s. 445-446; Ahmed Faiz, a.g.e. s. 82.

11) Şa'rani, ag.e. s. 17.

12) Bkz. Kıyâme, 75/27.

13) Abdullah Sirâcuddin., el-İman bi Avalimi'l-Ahire, s. 47, Halep, 1977.

14) Gazzâli, Dürretü'l-Fâhire. v. 311 b; Kıyâme, 75/28 âyeti de bu durumu bildirir.

15) Fecr, 89/27-28 âyetlerinde bu hitap dile getirilmiştir.

16) Ahmed b. Hanbel, Mûsned, c. IV, s. 287-288; c. IV, s. 295-29; Rodosizâde, Ahvâl-i Âlem-I Berzah, v. 51 a-51 b; Hasan el Idvi, a.g.e. s. 36-37; M. Kesteliyye, 1277 h; Abdullah Sirâcuddin. a.g.e. s. 48-49; Sübki, Şifaü's-Sikam, s. 166-167, Bulak. 1318 h.

17) Şa'râni a.g.e. s. 18; Hasan el-Idvi, a.g.e. s. 9, Mısır, 1316.

18) Şa'rânî a.g.e. s. 19;Hasan el-Idvi,a.g.e. s.l7, Mısır, 1316 h.

19) Kıyâme. 75/29.

20} Suyûtî, Şerhüs-Sudûr. v. 26 b; v. 1.66 b.

21) Nesâi, Sünen, Cenâiz, 9, c. IV. s. 8-9; Suyuti Büşra'1-Keib Bi Likâi’l-Habib, v. 144 b; Suyûtî, Şerhüs-Sudûr, v. 37 a.

22) Suyûtî,Büşra'l-Keib, v. 144 b.

23) Şa'rani, a.g.e. s. 18.

24) Aynı eser, aynı yer.

25) Abdullah Sirâcuddin, a.g.e. s. 50.

26) İbn Mâce, Sünen, Zühd, 31, c. II, s. 1423-1424; Ahmed b. Hanbel, Müsned, c.II.s. 364-365; c. VI, s. 140; İskilipli Atıf Hoca, Mir'âtü'l-lslâm, s. 180-181; İst. Tarihsiz, (Frenk Mukallitliği ve İslam Adlı eserin sonunda); Abdullah Sirâcuddin, a.g.e. s. 50.

27) Araf, 7/40.

28) Müslim, Sahih, Cennet, 17, c. IV, s. 2202.

29) Hasan el-Idvî, a.g.e. s. 34, M. Kesteliyye, 1277 h.

30) Aynı eser, s. 37.

31) Aynı eser, s. 38.

32) Şa'rani, a.g.e. s. 20.

Kaynak: Süleyman Toprak, Ölüm ve Ötesi

12 Ekim 2012 Cuma

AŞKI VE ROMANTİZİMİ BESLEYEN DAVRANIŞLAR NEDİR ?

AŞKI VE ROMANTİZİMİ BESLEYEN DAVRANIŞLAR NEDİR ?


Uzmanlar; çiçek almanın, iltifatlar etmenin, aşkı ve romantizmi beslediğini söylüyor ve ekliyor “Ama sadece canı isteyince Romeo’ya dönen sevgili aşkın dengesini bozar”. İşte uzman gözüyle aşkı ve romantizmi besleyen ve bozan davranışlar…

Mum ışığında baş başa yenilen bir akşam yemeği, söylenen güzel sözler… Tüm bunlar duygusal bir ilişkiyi canlı tutmak için yeterli mi? Medical Park Fatih Hastanesi’nden Klinik Psikolog Sinem Demir, romantik tutumların duygusal ilişkilerdeki yerini anlattı.

- Romantik davranış ve tutumlar, kişiden kişiye değişebilir, farklı kültürlerde farklı anlamlar içerebilir. Ancak zaman içerisinde varlığını sürdürmüş bazı ‘doğru romantik davranışlardan söz edilebilir. Kapıdan girerken/çıkarken erkeğin kadına öncelik vermesi, karşılıklı sevgi sözcükleri söylemek, duygusal bir şarkıda dans etmek, mum ışığında yemek yemek gibi… Bu davranışlar, yeni başlayan bir ilişkide ilk izlenimi olumlu yönde etkileyebilir. Ancak bu tür duygusal jestlerin, uzun süreli bir ilişkide duygusal tatmine katkısı, ilişkideki diğer tutumların nasıl olduğuna bağlıdır.

- Romantizm, karşılıklı tutumlardan beslenir. Erkek kadar kadının da, romantizmi besleyecek tutum ve davranışları olması beklenir. Ancak toplumun genel yargılarına bakarsak; genellikle kadından hem ‘erkeğini’ süslü-bakımlı bir şekilde karşılaması beklenir, hem de toplumsal bilinçaltının derinliklerinde, kadının fazla süslü-işveli olması doğru bulunmaz.

Diğer yandan, kadının bakımlı olmasına belli bir toplumsal izin varken, erkeğin eşine ilgili davranmasına izin çıkmamış gibi gözükmektedir. Bu da, ‘cicim ayları geçince görürsünüz’ olgusuyla ilişkili olabilir. Kadın bir süre bakımlı olur, erkek bir süre bu özenli hallere, yarı şaka yarı ciddi bir romantizm ile karşılık verir. Ancak zamanla geri çekilme başlar ve toplumsal bilinçaltındaki ‘evli kadın-erkek rolleri’ galip gelmeye başlar.

Geyşa kadın mı olmalı?
- Bütün romantik davranışların tek taraftan beklenmemesi gerekir. Bir ilişkide, sadece kadının bakımlı-ilgili bir ‘süper kadın’ olup olmadığına göre şekillenen bir ‘geyşa beklentisi’ pek gerçekçi değildir. Benzer şekilde, romantik tutumların erkekten beklenmesi de; hem erkeğe haksızlık, hem de kadının rolünün ‘sadece bekleyen, pasif’ bir konumda kalması açısından karşılıklı adaletsizlik gibi gözükmektedir.

- Romantizmde önemli diğer bir unsur da davranış ve tutumların ‘tutarlı’ olmasıdır. Normal zamanlarda ilgisiz davranan, kaba saba hareketlerde bulunan, hatta argo, küfür ve şiddetten kaçınmayıp, birdenbire romantik davranışlar sergileyen bir sevgili, ilişkinin dengesini bozar. Karşısındaki kişi nasıl davranması ya da neler hissetmesi gerektiğini bilemeyerek, bu ani romantik tutumların ne anlama geldiğini anlamayarak bocalar. Bu da ilişkiyi olumsuz yönde etkiler.

Alaycı şakalardan uzak durun
- Özellikle başkalarının (akrabalar, arkadaşlar) yanında eşini küçümseyen sözler sarf etmek, ‘espri’ adı altında olsa bile, duygusal ilişkinin vereceği tatmin duygusunu zayıflatır. Bir araştırmanın bulgularına göre, olumlu nitelikte şakalar yapılan ilişkilerdeki duygusal tatmin duygusu yüksek bulunurken, olumsuz/aşağılayıcı şakaların olduğu ilişkilerde ise tam tersi gözlenmiş. Bu tür davranışların ilişkideki genel tutum haline gelmesi, nadiren sergilenen romantik davranışların etkisini azaltabilir.

11 Ekim 2012 Perşembe

MUTLU OLMANIN YOLLARI

MUTLU OLMANIN YOLLARI

MUTLU OLMANIN YOLLARI
MUTLU OLMANIN YOLLARI
Sıkıntıları, üzüntüleri bir kenara atmak oldukça zor gözükse de insan istedikten sonra hepsinden kurtulabilir. Artık mutlu olmak benim de hakkım diyorsanız bu önerileri dikkate almalısınız:

İnsan zihninin dinç kalabilmesi için geleceğe dönük hiçbir endişeli fikir taşımaması gerekir. İnsanın yaşanmış bitmiş olan geçmişteki kötü anı ve acı hatıraları, güncel olaylardan hareketle bugüne asla taşımaması gerekir.
Stresli ve gergin bir hayat beyinde geri dönüşümsüz hücre göçüne yol açmaktadır. Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Arif Verimli bu konuda önemli uyarılarda bulunuyor.

- Asla bir eleştiri, öneri ya da teklif karşısında yetersizlik duygusuna kapılmayın.

- Asla kusursuz bir insan olmaya çalışmayın.

- Başkalarına hoş görünmek için şirinlik ve fedakarlık yapmayın, yapmak zorunda olduğunuzu düşünmeyin.

- 24 saati 3'e bölün. 8 saat uyuyun, 8 saat çalışın ve kalan 8 saatte lütfen sizi mutlu edecek bir şeyi yapın. Hobiler edinin, spor yapın, sanatsal faaliyetleri izleyin, sergileri gezin.

- Size yapılan eleştirileri reddedilmişlik olarak algılamayın.

- Mükemmeli değil elinizden geleni yapın.

- Kimse için önyargı taşımayın ve herkese karşı içinizden geldiği gibi davranın.

- Başkalarınca beğenilmek ve takdir edilmek beklentisi taşımayın, hiç kimsenin sevgisine muhtaç olmayacak kadar kendinizi sevin.

- Sizin doğrularınızın başkalarının doğruları olmayabileceğini bilin.

- Çevrenizdeki insanların hareket ve davranışlarını denetlemeyin, hiç kimsenin beyninden geçenleri okumaya ve yorumlamaya kalkışmayın, kimsenin de dillendirmediğiniz müddetçe sizin beyninizi okumasını beklemeyin.

- Çok okuyun. Okumayı ertelemeyin, okumaya yaşınız ilerlese bile devam edin. Çünkü okumak zihinsel faaliyetleri çalıştırır.

- Çok gergin ve kaygılı olduğunuz zaman şu nefes egzersizini yapın; iyi bir nefes almak iyi bir nefes vermekle başlar. Ağır derin ve sessiz olun. Nefes egzersizine başlamadan önce, sağ elinizi göbeğinizin hemen altına koyun, sol elinizi göğsünüzün üzerine koyun ve gözlerinizi kapatın. Nefes almadan önce ciğerinizi iyice boşaltın. Yeni bir nefes almak için birkaç saniye bekleyin. Ard arda iki derin nefes aldıktan sonra kesinlikle 4-5 kez de normal nefes alın. Tüm bu işlemleri günde 40 kez yapın ve bunu alışkanlık haline getirin.

- Akraba, aile ve kök bağlarınızı koparmayın. En azından özel günlerde onlarla olun.

nice  mutlu  yıllara hep beraber

 

KABİR ZİYARETİ VE ÖLÜLERE DUA

KABİR ZİYARETİ VE ÖLÜLERE DUA


KABİR ZİYARETİ VE LLERE DUAKadın-erkek herkese, ibret almak, ölümü hatırlamak maksadıyla kabirleri ziyaret etmek

müstehaptır. Allah'ın veli kullarının kabirlerini, hem teberrük hem de ibret almak
maksadıyla ziyaret etmek de böyledir. Resûlullah (s.a.v), önceleri kabir ziyaretine izin
vermiyordu, fakat sonraları izin vermiştir. Hz. Ali'den (r.a) rivayet edilen bir hadis-i
şerifte Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Sizlere kabir ziyaretini yasaklamıştım, ama artık onları ziyaret edebilirsiniz. Ancak
kimse oralarda çirkin ve kötü sözler konuşmasın.” [1]
Resûlullah (s.a.v) beraberindeki zırhlı bin kadar askerle annesinin kabrini ziyarete
gitmişti. Bugüne kadar onun böyle ağladığını hiç kimse görmemişti. İşte bu ziyaretinde
Resûlullah (s.a.v), “Ziyaretine izin verildi, ama onun için istiğfar etmeme izin
verilmedi.” [2] buyurdu. Bu hadisi daha önce zikretmiştik.
İbn Ebî Müleyke (rah) anlatıyor: Bir kabristanlıkta Hz. Âişe (r.anh) ile karşılaştım:
—Ey Müminlerin annesi, nereden dönüyorsunuz diye sordum:
—Kardeşim Abdurrahman'ı ziyaretten, dedi. Ben:
—Resûlullah (s.a.v) kabir ziyareti yasaklamamış mıydı? diye sordum:
—Evet, yasaklamıştı, ama daha sonra ziyaret etmemizi emretti, dedi.
Yukarıda zikredilen hâdise ile kadınların mezarları rahatça ziyaret edebileceği
düşüncesine varılmasın. Zira onlar (ölmüş olan yakınlarını kaybetmenin acısına tahammül
edemeyerek ya kendilerine ya da yakının ölümüne sebep olan kimselerin aleyhlerinde) kötü
ve boş sözler konuşmaktan kendilerini alıkoyamazlar. Kazanacakları sevap kazandıkları
kötülüğü karşılamaz. Oraları ziyaret etmenin verdiği hüzün ve hasretle kendilerini
dağıtırlar ve böylelikle mahrem yerlerini başkalarına göstermiş olurlar. Bunlar ise
büyük afetlerdir. Hâlbuki kabir ziyareti sünnettir. Bir sünneti ihya etmek için bu kadar
günah işlenilmez!
Evet, erkeklerin gözlerine takılmayacak, onları meşgul etmeyecek tarzda elbiseler
giyerek kabirleri ziyaret etmelerinde bir sakınca yoktur. Tabi bu ziyaret de, duanın
aşırı gidecek kadar fazla uzatılmaması ve kabrin başında konuşulup fuzulî vakit
geçirilmemesi kaydına bağlıdır.
Ebû Zerr'in (r.a) rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Resûlullah (s.a.v) ona şöyle
buyurmuştur:
Kabirleri ziyaret et, bu sana âhireti hatırlatır. Ölüleri yıka, zira ruhu alınmış boş
bir cesetle uğraşmak insana kuvvetli bir öğüttür. Cenaze namazlarına katıl, belki
üzülmene vesile olur. Şunu bil ki hüzünlü kimseler Allah'ın gölgesinde (muhafazası)
altındadır.” [3]
İbn Ebî Müleyke (rah) der ki: Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Ölülerinizi ziyaret edin, yanlarına vardığınızda selâm verin; çünkü onlardan alacağınız
ibretler vardır.” [4]
Nâfi'nin nakline göre, İbn Ömer (r.a) eğer bir kabrin yanından geçecekse, yanında biraz
bekler, selâm verir ve öyle geçerdi. Câfer b. Muhammed [5] babasından rivayetle şunu
anlatır:
“Resûlullah'ın kızı Fâtıma (r.anh) bazı günler amcası[6] Hamza'nın (r.a) kabrini ziyaret
eder, orada namaz kılar ve ağlardı.”
Resûlullah (s.a.v) buyurmuştur ki:
“Kim, her Cuma anne ve babasının veya ikisinden birinin kabrini ziyaret ederse
bağışlanır ve anne babasına karşı iyi davrananlardan yazılır.” [7]
İbn Sîrîn'den (rah) rivayet edilen bir hadis-i şerifte Resûlullah (s.a.v) şöyle
buyurmuştur:
“Anne ve babasına asi olduğu halde onları kaybeden bir kimse, vefatlarından sonra
arkalarından (bağışlanmaları için) dua ederse Allah o kimseyi iyilerden yazar.” [8]
Yine Nebî (s.a.v) buyurmuştu ki:
“Beni ziyaret edene şefaatim vacip olur” [9]
Bir diğer hadislerinde de şöyle buyurmuştur:
“Kim (hayatımda ya da vefatımda) Medine'ye gelir ve sırf Allah rızasını gözeterek ve
sevabını O'ndan umarak beni ziyaret ederse kıyamet günü onun şefaatçisi ve (hayırlı
amellerinin) şahidi olurum.” [10]
Ka‘bu'l-Ahbâr (rah) şöyle demiştir:
“Her fecir doğduğunda gökten yetmiş bin melek inerek Resûlullah'ın kabrini kuşatırlar.
Üzerinde kanatlarını çırparak ona salât-ü selâm ederler. Akşam olduğunda bu melekler
göğe yükselir, yerlerine onların sayısınca başka melekler inerler. Bunlar da aynen
birinci grup gibi salât-ü selâm getirirler, ta ki (dünyanın ömrü tükenip de) yer
yarılana kadar buna devam edeler. Resûlullah (s.a.v) o gün yetmiş bin meleğin arasında
saygı ve hürmetle diriltilir.” [kaynak belirtilmeli]
Kaynaklar ve Dipnotlar
[1] Hâkim, el-Müstedrek, 1/376; Ali el-Müttakî, Kenzü'l-Ummâl, nr. 42555; Müslim,

Cenâiz, 105–106; Ebû Dâvûd, Cenâiz, 81; Nesâî, Cenâiz, 101; İbn Mâce, Cenâiz, 48; Ahmed
b. Hanbel, el-Müsned, 2/441.
[2] Müslim, Cenâiz, 105–106; Ebû Dâvûd, Cenâiz, 81; Nesâî, Cenâiz, 101; İbn Mâce,

Cenâiz, 48; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 2/441; Hâkim, el-Müstedrek, 2/336.
[3] Hâkim, el-Müstedrek, 1/376; Beyhakî, Şuabu'l-İmân, nr. 9291; Süyûtî, ed-Dürrü'l-

Mensûr, 6/439; Münzirî, et-Terğîb ve't-Terhîb, nr. 5135; Süyûtî, Şerhu's-Sudûr, s. 49–
50.
[4] Deylemî, Müsnedü'l-Firdevs, nr. 3169; Ali el-Müttakî, Kenzü'l-Ummâl, nr. 24830;

Zebîdî, İthâf, 14/271.
[5] Câfer (Sâdık) b. Muhammed b. Ali (Zeynelâbidin) b. Hüseyin (r.a) b. Ali (k.v) b. Ebî

Tâlib (r.a)
[6] Babasının amcası kastedilmektedir.
[7] Taberâni, el-Mucemü'l-Evsât, nr. 6110; es-Sağîr, nr. 956; Süyûtî, ed-Dürrü'l-Mensûr,

5/267; Heysemî, Mecmau'z-Zevâid, nr. 4312.

Zebîdî bu rivayetten sonra Anne ve babanın

kabirlerini ziyaret etmenin faziletine dair şu hadisleri zikreder: Hâkim ve İbn Adiy'in
rivayet ettikleri bir hadis-i şerifte Resûlullah (s.a.v) buyururlar ki: “Kim ecrini ve
sevabını Allah'tan bekleyerek anne ve babasını ya da onlardan birinin kabrini ziyaret
ederse, Allah ona kabul olunmuş bir hac sevabını yazar. Kim onların kabirlerini ziyaret
ederse, melekler de onların kabirlerini ziyaret eder.” Ebû'ş-Şeyh, Deylemî, İbn Neccâr
ve Râfiî'nin rivayet ettikleri bir hadiste de, “Cuma günleri anne babasının ya da
onlardan birinin kabirlerini ziyaret ederek başlarında Yâsin okuyan kimseye Allah,
okuduğu her harfe mukabil mağfiret ihsan eder” buyurulmuştur.

[8] Beyhakî, Şuabu'l-İmân, nr. 7901; Süyûtî, ed-Dürrü'l-Mensûr, 5/267.
[9] Hâkim Tirmizî, Nevadirü'l-Usûl, nr. 112; Bezzâr, el-Bahrü'z-Zehhâr, nr. 1198;

Beyhakî, Şuabu'l-İmân, nr. 4159; Ali el-Müttakî, Kenzu'l-Ummâl, nr. 42583; Heysemî,
Mecmau'z-Zevâid, nr. 5841; Süyûtî, el-Câmiu's-Sağîr, nr. 8715;
[10] Beyhaki, Şuabu'l-İmân, nr. 1583; Süyûtî, el-Câmiu's-Sağîr, nr. 8716; ed-Dürrü'l-Mensûr, 1/569.

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | Bluehost Coupons