skip to main |
skip to sidebar

08:31

Unknown
No comments
ÇOCUKLARA EMZİK EMDİRMEK TEHLİKELİMİDİR ?

Daily Mail'in haberine göre, Amerikalı ve Şilili bilimcilerin araştırmasında, 3 ila 5 yaşındaki çocukların emzik, parmak ve meme emme alışkanlıklarına bakıldı. Çocuklara ayrıca, konuşmalarının yaşlarına göre normal olup olmadığını anlamak için dil testi uygulandı.
Washington Üniversitesi'nden Dr. Clarita Barbosa başkanlığındaki ekip, parmaklarını emen veya en az 3 yıl emzik kullanan çocukların konuşma gecikmesi ve problemiyle karşılaşma olasılığının üç kat fazla olduğunu saptadı.
En az 9 aylık olana kadar sadece anne sütü alan, biberon almayan, çocuklarda ise konuşma güçlüğü riskinin daha az olduğu belirlendi.
Dr. Barbosa, "Bu sonuçlar, anne sütü almanın dışında uzun süre emmenin küçük çocuklarda konuşma gelişimi açısından zararlı etkisi olabileceğini gösteriyor" dedi. Ancak Barbosa, kesin sonuçlara varabilmek için daha büyük bir grupla kapsamlı bir araştırmanın gerekli olduğunu hatırlattı.
Uyanık olunan saatlerde emzik emmenin, çocukları günlük sohbete katılmadan uzak tuttuğu belirtiliyor. Emziğin ayrıca dişleri deforme ettiğine de işaret ediliyor.
Rehabilitacion Club De Leones Cruz del Sur ile Washington Üniversitesi tarafından yapılan araştırma, BMC Paediatrics dergisinde yayımlandı.

14:33

Unknown
No comments
EVDE ÇOCUK GÜVENLİĞİ NASIL SAĞLANIR ?
Evlerimizde yüksek kaza potansiyeline sahip birçok araç-gereçler, tehlikeli eşya konumları bulunur. Kimyasallar, cilalar, deterjanlar ve ilaçlar hatalı kullanım halinde önemli tehlikeler yaratabilir.
Bu durumlardan en çok etkilenenler 5 yaşın altındaki çocuklardır. Dolayısıyla evimizin güvenliğini gözden geçirmeli, gerekenleri yapmalıyız…
Ev kazaları açısından en tehlikeli yerlerden bir tanesi merdivenlerdir. Ayrıca özellikle mutfak ve banyo önemli iki mekandır. Çünkü tüm ev halkı tarafından kullanılır. Kazaların riski bu iki mekanda çok yüksektir.
Alabileceğiniz güvenlik önlemleri
Ocağın yeri: Ocağın kapının yakınında ya da pencere yakınında olmaması gerekir.
Kapılar: Mutfak kapısının trafiği en aza indirecek biçimde yerleşmiş olması gerekir. Bütün kapı ve dolap kapakları çarpmaları önleyebilecek şekilde yapılmalıdır.
Oyun alanı: Çocukların oyun alanları mutfaktan görülebilecek biçimde düzenlenmelidir.
Döşeme yüzeyi: Döşeme yüzeyinin ıslak koşullarda kaymayacak biçimde olması sağlanmalıdır.
Elektrik donanımı: Düğme ve prizler güvenlik kurallarına uygun olmalıdır.
Yakıt depolama ve çöp tenekesi: Yakıt bidonları ve çöp tenekeleri örtülü ve iyice kapatılmış olmalıdır.
Çocuk oyun alanları: Çocukların güvenli olarak bırakılabilecekleri, çevrelenmiş oyun alanları bulunmalıdır.
Su: Su bidonlarının ve fıçıların ağızları sıkı ve güvenli olarak kapatılabilmelidir.
Ecza dolabı: Ecza dolapları çocukların ulaşamayacağı yükseklikte ve kilitli olmalıdır.
Mutfak: Ocak yakınlarında ısıya dayanıklı tezgah kullanımı, çalışma alanında gölge düşürmeyecek şekilde aydınlatma sistemleri, fırınlar, duvara monte edilmişse mutfak tezgahıyla aynı seviyede olması sağlanmalıdır.
Banyo: Yerde kaymayan malzeme kullanılmalı. Yer döşemelerinde büyük siyah ve beyaz fayanslardan kaçınılmalıdır. Çünkü bu tip yer döşemesi derinlik algısı bozulmuş kişilerde problem yaratabilir.
Trabzanlar: Merdivenlerin en azından bir tarafında sürekli trabzan bulunmalıdır. Parmaklıklar arasında 90 mm’den geniş aralıklar engellenmelidir.
Tek basamaklar: Tek basamaklar engellenmelidir. Eğer kaçınılmazsa renk farkıyla fark edilmesi sağlanmalıdır.
Eşikler: İç kapıların eşikleri takılmayı önleyecek yükseklikte olmalıdır.
Döner veya iki yöne açılan kapılar: Döner kapılarda parmakların sıkışmasını engelleyecek şekilde yapılmalıdır. İki yöne açılan kapılar ise karşı yönden gelen kişinin görülmesini sağlayacak şekilde tasarlanmalıdır.
Camlı kapılar: Bütünüyle camlı kapılar veya paneller buzlu cam veya koruma kuşakları ile görünür hale getirmelidir. Kullanılan cam aynı zamanda çarpmalara dayanıklı olmalıdır.
Açık merdiven boşluğu: Bu tür mimari yaklaşımlardan kaçınılmalıdır. Eğer mümkün değil ise tırmanmayı engelleyecek şekilde korkuluklar konmalıdır.
Balkonlar: Balkon parmaklıkları tırmanmaya engel ve yeterli sağlamlıkta ve kalın olmalıdır. Direklerin arası çocukları ayak ya da başlarının sıkışmasına imkan verecek genişlikte olmamalıdır.
Zemin: Döşemelerin kaygan olmayan özellikte olmasına özen gösterilmelidir.
Anahtar kelimeler: çocuk emniyeti , çocuklar için ev güvenliği , evde alınması gereken önlemler nelerdir?

09:36

Unknown
No comments
ÇOCUĞA İYİ DAVRANIŞ EĞİTİMİ NASIL VERİLİR ?

Çocuk eğitimi, belki dünyanın en meşakkatli işlerinin başında gelir.Bu kadar zor olan işin bir o kadarda mutluluk verici yanı olur.Ancak iyi bir eğitim vermek şartıyla...
Hem büyük bir sabır hem de çocukların duygu ve düşünce dilini çözmek ve bu dili takip etmeyi gerektir. Anadolu'muzda: 'Severken boğmak' diye bir deyim vardır. Maalesef, çocuklarının duygu ve düşünce dilini çözmeyen anne babaların, çocuklarına verdikleri eğitim çoğunlukla böyle oluyor. Çocuklarımızda var olan ve bizim beğenmediğimiz davranışların tamamına yakını, yine bizim hatalı uygulamalarımızdan kaynaklanıyor. Çocuk eğitimi için her şeyden önce, çocukların duygu ve düşünce dilini çözmek, bilmek ve anlamak gerekiyor.
Çocuklarınızda beğendiğiniz davranışları nasıl artırabilirsiniz?
Çocuklardaki olumlu davranışları artırmanın elbette birkaç adımdan oluşan basamakları var. İlki hoşunuza giden davranışı içinizden değil, çocuğunuzun bileceği şekilde, övmektir. Sizin yaptığınız/yapacağınız övgü çocuğa, o davranış bütününden hareketle etkili bir davranış eğitimi verecektir. İkinci adım, birinci basamağın uzantısı... Çocuğunuz, hoşuna giden doğru bir davranışta bulunduğunda, ona gülümseyebilir ya da sarılabilirsiniz.
Olumlu davranışları artırmanın bir diğer yolu da, çocuğunuzun sevdiği bir işi yaparak onu ödüllendirmenizdir. Sözgelimi parka gitmek istiyorsa, birlikte parka gidebilirsiniz.
Ödüllendirme, en etkili eğitim sürecidir!
Unutmamak gerekir ki çocuklar ödüllendirildiklerinde başardıklarını anlayacaktırlar ve bu durum; onların bu olumlu davranışları sürdürmelerini güçlendirecektir. Unutmayın ki, övgü ana babaların da kendilerini iyi hissetmelerini sağlar, devamlı eleştirmek ve tehdit etmek anne ve babaların da kendilerini kötü hissetmelerini sağlar.
Olumsuz hareketleri görmezden gelin!
Anne babalar, çocuklarında hoşlarına giden davranışları hemen övmelidirler. Bunun tam tersine, olumsuz ya da istemediğiniz bir davranış sergilediklerinde, bu hareketlerini görmezden gelmelidirler.
Çocuklarınıza sizin hoşunuza giden şeylerin ne olduğunu söylemeyi deneyin. Olumsuz davranışları her seferinde tutarlı biçimde görmezden gelin. Bu davranışı başkasının ödüllendirmesine izin vermeyin.
Olumsuz davranışlarıyla ilgi çektiklerinde çocuklar sıklıkla bu durumdan hoşnut olurlar.
Onlara dargın olduğunuz zaman bile aslında onlara ilgi göstermiş olursunuz bu nedenle yalnızca görmezden gelmeye çalışın.
Bağırarak, vurarak, küserek de olsa ilgilenmek istenmeyen davranışları arttırır. Eğer onun televizyon izlemesini istemiyorsanız bu isteği duymazdan gelin, hiç pes etmeyin. Bunu televizyon izlemek için her ağladığında yapmalısınız.
Davranış, görmezden gelinemeyecek kadar olumsuzsa ne yapmalı?
Eğer davranışlar tehlikeli ve yıkıcı ise o zaman 'hayır' demek zorunda kalabilirsiniz ya da onu oradan uzaklaştırmak ve hareketlerini kısıtlamak gerekebilir. Sürekli eleştiri bir süre sonra çocuk için anlamsızlaşır. Eğer 'hayır' sözünü çok sık duyarsa kulaklarını tıkamaya başlayacaktır. Bu nedenle 'hayır' demenizin çok önemli olduğuna karar verdikten sonra bunu söylemelisiniz.
Ana babaların yerine getiremedikleri boş tehditler, bir süre sonra çocuk tarafından anne - babanın sözlerine inanmamak şeklinde anlaşılacaktır.
Olumsuz davranışları nasıl azaltabiliriz?
Çocuğunuzda değiştirmeye çalıştığınız olumsuz davranışı sona erdirmek istiyorsanız, kararlarınızı kesinlikle esnetmemek zorundasınız. Çocuk, ebeveynini 'söylediklerini yapan' olarak görmezse, olumsuz davranışları engellemeniz oldukça zor demektir.
Bağırmaları ya da ağlamaları kararlarınızı değiştirirse, devamlı bu yolu uygulamaya çalışacaklardır. Sonunda pes edeceğinizi bildiği için, istediği şeyde diretecektir.
Çocuklarınızın davranışlarının nasıl olmasını istersiniz?
1) Belirli ve anlaşılır kurallar koyun:
Söz gelişi, yatış saati ve yemek zamanları belirli, sabit ve değişmez bir düzen içinde gerçekleşsin. Bu tür bir değişmezlik, neyin kabul edilebilir, neyin kabul edilemez olduğunu çocuğa bildirir. Ancak buradaki önemli nokta şudur ki; bu kurallar üzerinde evdeki tüm yetişkinlerin hem fikir olması gerekir. Farklı ve çatışan mesajlar, çocuğun zihnini karıştıracaktır.
2) Çocuk, söylediklerinizi tam olarak anlayabilsin:
3) Olumlu ve istenen, beğenilen davranışları bilmesini sağlamalısınız.
Dikkat; sürekli eleştiri çocuğu sadece kötüleştirir!
Kesinlikle yapmamanız gereken on hatalı uygulama!
1) Çocuğu suçlamayın: "Yine kardeşini ağlattın"
2) Çocuğu tanımlamayın: "Sen çok kıskanç bir çocuksun"
3) Tehdit etmeyin: "Bir daha yaparsan kafanı kırarım"
4) Emir dili kullanmayın: "Çabuk dersini bitir"
5) Nutuk vermeyin: "Bak şimdi kardeşini üzüyorsun, ilerde de kimseyle geçinemezsin"
6) Korkutucu uyarılar vermeyin: "Oraya çıkarsan düşer, ayağını kırarsın"
7) Ajitasyon yapmayın: "Beni hep üzüyorsun, senin yüzünden hasta oluyorum"
8) Kesinlikle kıyaslamayın: "Amcanın oğlu, senden daha çalışkan"
9) Kesinlikle alay etmeyin: "Dersini ne çabuk bitirdin, süper zekâ"
10) İleriye dönük konuşmayın: "Sen adam olmazsın"

10:11

Unknown
No comments
BEBEĞİN SAĞLIKLI BÜYÜMESİNDE DEMİR VE ÇİNKO NUN ÖNEMİ NEDİR ?
Sağlıklı büyüme için her gün bebeklerin 5, ergenlerin 15 miligram çinko alması gerekiyor. Çinko, et ürünleri ve kuru meyvelerde var. İstanbul Tıp Fakültesi’nde Büyüme-Gelişme ve Pediatrik Endokrinoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hülya Günöz Büyümeyle ilgili soruları yanıtladı.
Ailesel nedenlerle ortaya çıkan boy kısalığı tedavi edilebilir mi?
Boy kısalığının genetik nedenlere bağlı olup olmadığını söylemek için çocuğun iyice değerlendirilmesi, vücut oranlarına bakılması lazım. Herhangi bir sebebi olmayan, tamamen ailevi boy kısalığı dediğimiz durumlarda boyu uzatma şansımız yok. Bu konuyla ilgili değişik tedavi yöntemleri araştırılıyor. Yapılan çalışmalar, genetik kısalığı olanlarda büyüme hormonu tedavisinin nihai boyu sadece 2-3 santim etkilediğini gösteriyor. Bir çocuğun ileride ulaşacağı boy genellikle anne-babasının boyuyla doğru orantılı. Çocuğun ulaşacağı nihai boyu, anne ve babanın boyuna göre hesaplamak mümkün.
Bir erkek çocuğunun yetişkin boyunu hesaplamak için, anne ve babanın boyu toplanıp buna 13 ekleniyor ve çıkan rakam ikiye bölünüyor. Elde edilen rakam, erkek çocuğun ileride ulaşacağı nihai boy oluyor. Kız çocuğun erişkin boyunu hesaplamak için de anne ve babanın boylarının toplamından 13 çıkartılıp ikiye bölünüyor. Bu şekilde hesaplanan nihai boya, kişinin genetik boyu diyoruz. Ve çıkan sonuç ortalama 5 santim farklılık gösteriyor. Yani beslenme, spor gibi sağlıklı yaşam önerileri genetik boyu 5-10 santim etkiliyor. Ancak şu noktayı vurgulamak istiyorum: Bu hesaplama altta yatan bir hastalık ya da hormon yetmezliği yoksa geçerli.
Peki beslenme yetersizliği tek başına boy kısalığına yol açabilir mi?
Kesinlikle. Beslenme gelişmenin olmazsa olmazı. Mesela çocuk ilk 4 ayda aldığı enerjinin üçte birini büyümeye harcar. Özellikle ilk 2 yaş için beslenmenin önemi tartışılmaz. Çünkü büyüme çok hızlıdır. Bebekler ilk 1 yılda 25, 2’nci yılda 10-12 santim büyür. Bu dönemde anne sütü alamama, çok kusma, hastalık gibi nedenlerle beslenemeyen çocuklar ciddi bir boy kaybına uğrayabilir. Çocuk ondan sonra da kısa boylu kalmaya devam eder. Biz bu duruma beslenmeye bağlı boy kısalığı, diğer adıyla bodurluk diyoruz. Daha sonra artık çocuk yeterli gıdayı buluyor ama erken dönemde kaybettiği dönemi bir daha yakalayamıyor. Çünkü vücudun bir büyüme temposu var ve o artık kaçırılmış.
Beslenmedeki eksiklik, ilk iki yıldan sonra da devam ederse o zaman kronik ve daha ağır bir büyüme geriliği karşımıza çıkar. Çocukların persentil büyüme eğrilerine göre takip edilmesi çok önemli. Aileler belli aralıklarla çocuklarını doktora götürsünler ki, büyümeleri sağlıklı biçimde değerlendirilsin. Eğer bu atlanırsa çok geç kalınabilir. Zaten çocuklardaki büyüme geriliğini ya çok dikkatli anneler fark ediyor, ya çocuk okula, yuvaya başladığı zaman arkadaşlarının arasında küçük kaldığında dikkat çekiyor.
Ya da dikkatli bir hekim persentil çizgilerine bakıp aileyi uyarıyor. Her anne, çocuğunun bebeklik dönemiyle ilgili verileri saklamalı. Böylece yıllar sonra boy kısalığı, büyüme ya da başka sağlık problemleri için gerekli olduğunda, bu bebeklik dönemine ait bilgilere ulaşılabilsin. Bizim için çocuğun kayıt altında tutulmuş, gelişim çizelgelerine göre boy ve kilo artışı bilgileri çok önemli.
Peki sağlıklı büyüme için beslenme nasıl olmalı?
Beslenmenin her dönemde mutlaka yeterli derecede enerji, protein ve eser elementler değimiz vitaminleri içermesi gerekiyor. Örneğin vücutta çinko yoksa büyüme yavaşlar. Süt çocukluğu döneminde günde 5 miligram, ergenlik döneminde 15 miligram alınması çok önemli. Çinkodan zengin besinler şunlar: Kurutulmuş meyveler, kuruyemişler, yumurta, et ürünleri, bezelye ve fasulye. Çinko eksikliğine bağlı büyüme geriliği olanlarda eksikliği tamamladığımızda çocukların büyüme sağladığını görüyoruz. Selenyumu unutmamak lazım. Patates, ton balığı, yumurta, tavuk, hindi göğsü ve ayçekirdeğinde bulanan selenyum büyümede önem verdiğimiz elementlerden biri. Aynı şekilde iyot çok önemli. İyot eksikliği olduğu zaman tiroid hormonları bozukluğu ortaya çıkabilir, bu da çok ağır bir büyüme problemi yaratır. Tiroid hormonları büyümenin ötesinde erken yaşlarda beyin gelişimini de etkiliyor.
Eğer çocukta iyot yetersizliği varsa nereden alınabilir?
İyot eksikliğini önlemek için iyotlu tuz kullanmak yetiyor.
Büyümede demirin önemi nedir?
Demir de beslenmenin olmazsa olmazlarından. Çünkü demir kan yapımında kullanılıyor. Demir eksikse vücudun dokularına yeteri kadar oksijen gitmez. Bu durumda çocuğun gelişimi kendi hızını sağlayamaz. Demir eksikliği kronik olduğu zaman büyüme geriliği, başarı eksikliği, halsizlik ve yorgunluk ortaya çıkıyor. Ergenlik döneminde beslenme alışkanlıklarının değişimi, kız çocuklarının adet kanamalarına başlaması, demir kaybına neden olabilir. Kız çocukların demir takviyesine daha çok ihtiyacı var. Haftada üç gün kırmızı et, her gün yumurta ve yeşil sebzeler tüketilmesi gerekiyor. Demir, en çok et ve et ürünlerinde, yumurta sarısında ve yeşil sebzelerde var.
Çocuğun gelişiminde sütün yeri nedir?
Çocuğun günlük kalsiyum alımının yeterli olması lazım. Çocuğun en azından ilk 6 ay anne sütüyle beslenmesi sağlıklı gelişim için çok önemli. Süt bebekliği döneminde yaklaşık 500 miligram, ergenlikte her gün 1200-1500 miligram kalsiyum alınması gerekiyor. Kalsiyumdan zengin gıdalar, süt, yoğurt ve peynirdir. Okul çağı döneminde günde 2 bardak süt, bir kase yoğurt, bir kibrit kutusu kadar peynir tüketilmesi lazım. Kemiklere kalsiyum depolanması ergenlik döneminde oluyor. Bu dönemi geçirmişseniz ileride kemik erimesi gibi riskler ortaya çıkabilir.
Beslenmesi iyi olduğu halde çocukta boy kısalığının nedenleri ne olabilir?
Eğer ailesel ve beslenmeye bağlı bir neden yoksa başka sebeplere yönelmek gerekir. Başta büyüme hormonu eksikliği olmak üzere, böbrek hastalıkları, kansızlık, kalp ve akciğer hastalıkları, kemik sistemi bozuklukları boy kısalığına neden olabilir.
Özgür Gökmen Çelenk/ Radikal

11:09

Unknown
No comments
ÇOCUKLARIN YEMEK SEÇMESİ VE BEĞENMEMESİ SORUNU

Okul öncesi çağındaki çocuğunuz, son iki gündür sandviç, kurabiye gibi
atıştırmalıklardan başka bir şey yemeyi kabul etmiyor mu? Yürümeye
başlayan çocuğunuz oyun oynarken yemeği unutuyor mu? Onun beslenmesi
sizi çıldırtan bir hal aldıysa, yalnız değilsiniz. Birçok ailenin sorunu
aynı. Çocuğunuzun yemek sorununu çözmek istiyorsanız onunla iletişim
kurmalısınız
Çocuğunuzun beslenmesi sizi çıldırtan bir hal
aldıysa, yalnız değilsiniz. Birçok aile, çocuğunun ne yediği ya da
yemediği konusunda strese giriyor. Çocuğunuzun yemek tercihleri gelişene
kadar, Mayo Clinic'te yer alan önerilerle, yemek saatlerini savaşa
çevirmeyi önleyebilirsiniz.
1. Çocuğunuzun aç olduğunu iyi
gözlemleyin. Küçük çocuklar, sadece acıktıklarında yeme eğiliminde
olurlar. Eğer çocuğunuz aç değilse, yemek ya da atıştırmalık birşeyler
yedirme konusunda onu zorlamayın.
2. Serinkanlı olun: Çocuğunuz
yemeğini yemediği için sizin mutsuz olduğunuzu hissederse, yemek yedirme
süreci irade savaşına dönüşür. Tehditler ve cezalar, savaşı sadece
güçlendirir.
3. Bir gözünüz saatin üzerinde olsun. Yemeklerden en
az bir saat önce meyve suyu ya da atıştırmalıkları engelleyin. Eğer
çocuğunuz masaya aç gelirse, yemek yemek için daha fazla motive
olabilir.
4. Çok fazla yemesini beklemeyin. 2 yaşından sonra,
gelişimin yavaşlaması genellikle çocuğun iştahını da azaltıyor. Yalnızca
birkaç ısırık bile, çocuğunuzun kendisini tok hissetmesini
sağlayabilir.
5. Sıvı kalori alımını sınırlayın. Yüzde yüz meyve
suları sağlıklı bir beslenmenin önemli parçalarıdır. Ancak, çocuğunuz
bunlarla midesini doldurduğunda, yemek ve atıştırmalık için midesinde
yer kalmaz.
6. Azdan başlayın. Birkaç yemeği küçük porsiyonlar
halinde önüne koyun. Ne yiyeceği konusunda tercihi çocuğunuzun yapmasına
izin verin.
7. Çocuğunuzu tabağındakileri bitirmesi konusunda
zorlamayın. Bu yemek üzerindeki güç savaşını sadece kızıştırır. Bunun
yerine, çocuğunuz doyduğunda kalkmasına izin verin.
8. Yemeğin lezzetini bir kenara bırakın. Yemeğin rengi, şekli, güzel kokusu ve içindekiler hakkında konuşun.
9.
Yeni yiyecekler konusunda sabırlı olun. Küçük çocuklar sıklıkla yeni
yiyeceklere dokunmak ve onları koklamak ve hatta ağızlarına küçük bir
parça atıp sonra onu geri almak isterler. İlk ısırığını almadan önce,
bunları yapmasına izin vermeniz işinizi kolaylaştırabilir.
10.
Akşam yemeğinde kahvaltı yapın. Tahılların ya da peynir, zeytinin sadece
kahvaltı için olduğunu kim söylüyor? Kahvaltı, öğle ve akşam yemekleri
arasındaki fark çocuğunuzda kaybolabilir.
11. Yemek yemeği
eğlenceli hale geterin. Brokoli ve diğer sebzeleri en sevdiği sos ya da
terbiye ile sunabilirsiniz. Yiyecekleri kurabiye kesiciyle farklı
şekillerde kesebilirsiniz.
12. Çocuğunuzdan yardım alın.
Markette, meyveleri, sebzeleri ve diğer sağlıklı gıdaları seçerken
yardımını isteyin. Çocuğunuzun yemek istemediği bir gıdayı satın
almayın. Evde, sebzeleri yıkamak, masayı hazırlamak için onu
cesaretlendirin.
13. İyi bir örnek hazırlayın. Siz farklı sağlıklı gıdalar yerseniz, çocuğunuz da sizi örnek alıp yiyecektir.
14.
Sinsi olun. Makarna sosuna küçük küçük kesilmiş brokoli ya da yeşil
biber atın, meyve dilimlerinin üstünü tahılla kaplayın ya da çorbasına
veya yemeğine rendelenmiş kabak ve havuç karıştırın.
15. Ayrı ayrı verin. Eğer çocuğunuz farklı malzemeleri bir arada yemeyi sevmiyorsa, gıdaları karıştırmayın.
16.
Rutine bağlı kalın. Yemekleri ve atıştırmalıkları her gün aynı
saatlerde vermeye çalışın. Eğer mutfak diğer zamanlarda çocuğunuz için
kapalıysa, çocuğunuz önüne sunulan yemeği ve atıştırmalığı daha rahat
yer.
17. Dikkatini çekecek şeyleri en aza indirin. Yemek
süresince televizyonu kapatın, masada kitap ya da oyuncakların olmasına
izin vermeyin.
18. Tatlıyı ödül olarak önermeyin. Bu sadece
çocuğunuzun tatlıya olan isteğini artırır. Haftada bir ya da iki geceyi
tatlı gecesi olarak belirleyin ve haftanın geri kalanında tatlı
vermeyin. Ya da bugünlerde tatlı yerine yoğurt, meyve veya diğer
sağlıklı seçenekler önerin.
19. Bazı yemek tercihlerine bağlı
kalmasını bekleyin. Çocuklar olgunlaşana kadar, yiyecekler hakkında daha
az seçici olma eğilimindedir. Herkesin yemek tercihleri vardır.
Çocuğunuzun her şeyi sevmesini beklemeyin.
20. Gerektiğinde
yardım isteyin. Çocuğunuz enerjikse ve gelişiyorsa, büyüyorsa muhtemelen
iyidir. Eğer çocuğunuzun yemek seçmesi gelişimini ve büyümesini
etkilediğine inanıyorsanız, bu konuda endişeleriniz varsa, çocuğunuzun
doktoruyla görüşün.
Çocuğunuzun yemek yeme alışkanlığı bir gecede
değişmeyecektir. Fakat, her gün atacağınız küçük adımlar, ömür boyu
sağlıklı yemek yemesine yardımcı olacaktır.