17 Aralık 2012 Pazartesi

BEBEGIMDE GAZ AGRISI VAR NE YAPMALIYIM?

BEBEGIMDE GAZ AGRISI VAR NE YAPMALIYIM?

  Bebeklerde gaz ağrısı nasıl olur ne yapmalı nasıl geçer

16 Aralık 2012 Pazar

ÇOCUKLARDA VE BEBEKLERDE İŞTAHSIZLIK NEDİR NEDENLERİ

ÇOCUKLARDA VE BEBEKLERDE İŞTAHSIZLIK NEDİR NEDENLERİ


Çocuğunuzun en iyi şekilde beslenmesini sağlarken, hangi tutumları sergilemeniz gerektiği, karşınıza çıkan ortak sorunların neler olduğu ve bunları nasıl çözebileceğiniz konusu, çocuğunuzun iştah problemi açısından son derece önemlidir.

Sağlıklı beslenmenin, ileriki yaşlarda sağlık durumumuzun nasıl olacağını belirlemek açısından önemi çok büyüktür. Çocuğunuzun büyüme ve gelişmesinde de beslenme alışkanlıkları önemli rol oynar.

Psikolog Dilek Kırcaoğlu konu hakkında: "Çocuğunuzun beslenme alışkanlıkları ve iştah durumu ile ilgili eğer bir hastalık durumu yoksa sizin tutumlarınız birinci derecede etkilidir. Genelde çocuğunu en iyi şekilde beslemek niyetinde olan ebeveynler, yanlış tutumları nedeniyle aslında iştahsızlık problemine kendileri neden olur.

Çocuğunuz öyle ya da böyle sizin ya da ona bakan kişinin beslenme tutumlarına göre şekil alır. Bu nedenle çocuğunuzun beslenme alışkanlıklarında sorun varsa, kendi tutumlarınızı mutlaka gözden geçirmeniz gerekir. Eğer bu konuda doğal olabilmeyi başarabilirseniz, çocuğunuzun açlık ve tokluğunu kendisinin ayarlayabileceğine inanırsanız, evinizde sağlıklı beslenme prensiplerinizi siz de kendiniz için uygularsanız, çocuğunuzun iştahıyla ilgili pek sorun kalmayacaktır.

0–2 yaş dönemi çocuklarda iştahsızlık


Pek çok anne, çocuklarına 'besleyici karışımlar' hazırlayarak, onun yeterince doymadığı inancı ile zorlama yaparak, tabak elde dolaşarak iştahsızlık problemini kendisi oluşturur." diyor ve 0-2 yaş dönemini şöyle anlatıyor:

0–2 yaş döneminde temel problemler ve çözümleri

Bebeğinizin beslenmesi, onun ileriki yaşlarda iştah problemi yaşayıp yaşamaması açısından son derece önemlidir. Bu dönemde, doğru beslenme tavırları sergilemeniz onun gelişiminde bir temel oluşturur. Bebeğiniz doğduğunda,

ilk problem meme emmesini sağlamanız ve anne sütü verebilmenizdir. Bu dönemde ısrarcı olmadan bebeğiniz acıktıkça anne sütü almasını sağlamalısınız. Sütünüzü sağarak bazı zamanlarda bebeğinizi biberonla da beslerseniz her ikisine de alıştırmış olursunuz ve bu da size biraz kolaylık sağlar.

Bebeğiniz yeterli miktarda süt aldıktan sonra memeden uzaklaşır. Aslında doğuştan itibaren açlık tokluk duygumuzu kontrol edebildiğimiz halde, annelerin en büyük kaygısı, bebeklerinin bu dönemde yeteri kadar süt alıp alamadıklarını anlayamadıklarını düşünmektir. "Acaba yeteri kadar beslenebiliyor mu?" endişesi, ileride sıkıntılara yol açar. Buna yeterli kilo alıp almadığı kaygısı da eklenir.

İkinci 6 ayda en önemli problem, katı gıdalara geçiş aşamasında yaşanır. Bebeğiniz dış dünyaya ilgisini arttırdıkça, besin maddelerine karşı da ilgi gösterir. Sizin yediklerinize de bakmaya başlar. Onun için tehlike oluşturmayacak besin maddelerine dokunmasına, tatlarını almasına, ağzına götürmesine, damak zevkinin oluşmasına izin verin.

Bu dönemde;

• Yiyecekleri bulamaç (bir sürü yiyecek karıştırılıp robottan geçirme) haline getirmeyin ve hafif pütürlü olarak verin. Tek tek verin. Bu onun pütürlü yiyeceklere kolay alışmasını ve değişik yiyecekleri keşfederek bundan keyif almasını sağlar.

• Özelikle katı yiyeceklere geçerken yapılan zorlamalar ve tüm yiyecekler karıştırılarak hazırlanan bulamaçlar, iştah problemlerinin temelini oluşturur. Bebeğiniz ilk başta yiyecekleri bir çay kaşığı kadar dener ve bazen de reddeder. Sabırlı olun. Siz stresli olursanız bebeğiniz de olacaktır.

• Kirlenmeye hazırlıklı olun.

• Ona zaman tanıyın.

• Asla ısrar etmeyin.

• Her zaman aynı miktarda yemeyebilir bundan dolayı endişelenmeyin.


• Sorun olarak gördüğünüz çoğu şey aslında sorun değil bu geçişin doğal parçasıdır. Bu şekilde görmezseniz problemler büyüyerek devam eder. Bebeğiniz sizdeki tüm kaygıları hisseder ve alır, bunu unutmayın.

• Bebeğinizin kendi kendisini beslemesi için cesaretlendirici olun ve bu şekilde daha az besleneceği konusundaki yanlış inancınızı bırakın.

• Çeşitli gıdaları sunmaya devam edin. O an yemek istemezse ısrar etmeyin daha sonra değişik tatları denemeyi sürdürün. Ona sürekli yemek seçenekleri sunmayın acıkmasına ve kendisinin talep etmesine izin verin.

Bebeğiniz bir yaşına geldiğinde, artık ailenin bir üyesi haline gelir. Evde pişen her yemeği yiyebilir. Sofraya birlikte oturabilirsiniz. Yemek zamanı aile fertlerinin bir arada olabileceği anlar yakalama açısından da önemlidir. Bebeğiniz artık kendi kendine yeme konusunda daha fazla beceri sahibidir. Onun bu isteğine izin verin.

15 Aralık 2012 Cumartesi

BEBEK CINSIYETINI NASIL TAYIN EDERIM?

BEBEK CINSIYETINI NASIL TAYIN EDERIM?

 

Antik Çin, Mısır ve Yunan uygarlıklarından beri insanoğlu doğacak bebeğinin cinsiyetini doğmadan önce saptayacak ve istediği cinsiyette bebek sahibi olmasını sağlayacak fomüllerin peşinde koşmuştur. Bu konuda sayısız hurafe, halk öyküsü ve sihirli öneriler ortaya atılmıştır. 

Günümüzde bile bazı “otoriteler!” ve “konunun uzmanları!” çiftlere istedikleri cinsiyette çocuk sahibi olabilmeleri için yüzdeyüz garantili! öğütler vermeye devam etmektedirler. Maalesef sadece bizim toplumumuzda değil en gelişmiş toplumlarda bile bu tür hokkabazlar rağbet görmektedir. 

Erkek bebek için Y kromozomu taşıyan, kız bebek için ise X kromozomuna sahip spermin yumurtayı döllemesinin gerektiği bir asırdan beri bilinmesine rağmen1970′lerde Y kromozomu taşıyan spermlerin X’lerden ayrılabileceğinin keşfi ile isteyene istediği çocuğu vermenin bilimsel ve gerçekçi yolu açılmıştır.
Zaman içerisinde yüksek teknolojiler geliştikçe X ve Y spermlerinin özellikleri daha iyi anlaşılmış ve bunları ayırmak için değişik teknikler gelişmiştir. 1998 yılında Virginia’a da yapılan bir çalışmanın sonuçları spermlerin ayrılmasında yeni bir tekniği dünyaya duyurmuştur. Bu teknik X ve Y spermlerin içerdikleri DNA oranlarına göre Y spermlerinin daha küçük ve hafif olmasına ve hareket hızlarına dayanmaktadır. 


Erkeğin ejekulatı (menisi) filtre edilmekte ve daha sonra basınç altında çok ince ve çokuzun bir tüpe verilmektedir.Bu spermlerin neredeyse tek tek boruda ilerlemelerini sağlamaktadır. Tüpün diğer ucu ikiye ayrılmakta ve birtkım teknikler ile X ve Y içeren spermler ayrılmaktadır. Bu sistemin başarı oranı X yani kız için %85 iken erkek yani Y içinse %65 olarak bulunmuştur.
Teknoloji gerektirmeyen ve kişilerin kendilerinin uygulayabileceği bir yöntem de 1989 yılında tanımlanmıştır. Bu sistemde de Y spermlerinin daha küçük ve hızlı olduğu varsayımından yola çıkılmakta ve ilişki zamanlaması ile istenilen cinsiyette bebek sahibi olmak için öneriler verilmektedir. Buna göre erkek bebek isteyen çiftler öncelikle yumurtlama anını saptamak için piyasada satılan kitleri günde 2 defa kullanmalı, testteki renk değişimine göre ovülasyonun 24 saat içinde olacağı saptandıktan sonra tek bir sefer ilişkde bulunmalı, bu ilişki renk değişiminden sonraki 24 saat içinde olmalı, ve derin penetrasyonu sağlayacak pozisyonlar tercih edilmelidir. 


Bu sayede hızlı yüzen Y spermleri daha çabuk tüplere varabilecektir. Kadının erkeğin boşalmasından önce orgazm olması da şansı arttıracaktır.Kadının orgazmı vajendeki pH dengesini alkali yönde değiştirerek sperm ile serviks salgılarının temasını güçlendirecektir. Ek olarak ilişkiden 1 saat önce kafein içeren içeceklerin alınması spermlerin hızını arttıracaktır. İlişkiden önce 3-4 gün süre ile erkeğin boşalmaması şarttır. Bu sayede erkeğin sperm sayısı yükselecektir. 

Kız isteyenler için de bunun tam tersini yapmak gerekmektedir. Ovülasyonkitine gerek yoktur ve adet kanaması sona erdikten sonra sık cinsel ilişkide bulunmak yeterlidir.
Ancak son zamanlarda yapılan çalışmalar bu yöntemin Tabiat Ana’nın verdiği olaslıklardan daha yüksek başarılar vermediğini ortaya koymuştur.

İstenilen cinste bebek sahibi olmanın en garantili yolu embryo seçimidir. Tüp bebek uygulamalarında embryo birkaç hücreli hale geldiğinde hücrelerden biri alınarak Y kormozomu baklır ve eğer istenilen cinsiyette ise rahimne yerleştirilir. Bu yöntemin başarı şansı %100 dür.

Etik Yönü

Cinsiyet tayininin en önemli engelleyicisi işin etik yönüdür. Herhangi bir sebep olmadan çiftlere istedikleri cinsiyette bebek sahbi olmaları konusunda yardımcı olmak doğanın hassas dengelerini bozacaktır.Değişik toplumlarda farklı istekler olmasına rağmen özellikle ülkemizde erkek çocuğa olan merak geri dönüşü mümkün olmayan zararlar doğurabilir. 


Bu yöntemler sadece belirli hastalıkların varlığında kullanılmalıdır. Örneğin X-e bağlı geçiş gösteren kromozom bozukluğu olan çiftlerden doğacak kız bebekler %100 hasta olacağından bu tür çiftlerde yoğun çocuk isteği var ise değişik yöntemler ile kız bebek sahibi olmaları engellenebilir.

12 Aralık 2012 Çarşamba

AİLE PLANLAMASI NASIL YAPILIR

AİLE PLANLAMASI NASIL YAPILIR


Aile planlaması, ailelerin istedikleri sayıda, istedikleri zamanda ve sağlıklı aralıklarla, bakabilecekleri kadar çocuk sahibi olmaları demektir. Aile planlaması çocuk sayısını kısıtlamak demek değildir. Aile planlaması çalışmaların temel amacı ailenin sağlığını korumak ve onların mutlu yaşamalarını sağlamaktır. Aile planlaması çalışmaları ile,çiftlere gebe kalmak ve doğum yapmak için en uygun koşulların neler olduğu öğretilir. Gebelikler arasında belli bir süre bırakılarak anne ve çocuk sağlığının korumaktır. Bu hizmet, ailedeki kişi sayısını sınırlandırma anlamı taşımaz!

Çocuk yapmada aileler, tamamen serbest olup, kendi iradeleri ile istedikleri, bakabilecekleri, yetiştirebilecekleri sayıda çocuk sahibi olabilirler. Önemli olan ailelerin bilinçli olarak, sorumluluk taşıyarak karar vermeleridir. İstediği halde çocuk sahibi olamayan kısır çiftlere yardım edilir,yol gösterilir. Aile Planlaması, eşlere çocuk yapmak istedikleri veya istemediklerinde yol gösterir. Onlara çocuk sayısı ve doğumlar arasındaki süreyi belirlemelerinde yardımcı olur.

Başka bir deyişle Aile Planlaması evli çiftlerin ekonomik olanaklarına ve kişisel isteklerine göre çocuk sayısını tayin etmelerini ve doğumların ana-çocuk sağlığına uygun aralıklarla olmasını sağlayan koruyucu bir hizmettir.

Aile Planlaması, eşlere çocuk yapmak istedikleri veya istemediklerinde yol gösterir. Onlara çocuk sayısı ve doğumlar arasındaki süreyi belirlemelerinde yardımcı olur.

Bununla birlikte iki yıldan sık aralıklarla yapılan doğumlar ile annenin çok genç ya da yaşlı olması anne ve çocuk sağlığını olumsuz etkilemektedir. Her yıl dünyada yarım milyondan fazla kadın gebelik ve doğumla ilgili sorunlar yüzünden ölmekle geride bir milyondan fazla anasız çocuk bırakmaktadır. Aile Planlaması ile bu ölümlerin çoğu önlenebilirdi. Yine istenmeyen gebelikler de ana ölümüne neden olmaktadır.

Yine bu nedenle her yıl ülkemizde 500 binden fazla kadın kürtaj olmakta, daha da tehlikelisi kürtajla ilgili 50 binden fazla kadın yaşamını yitirmektedir. Etkin Aile Planlaması yöntemlerinin kullanılması ile ülkemizde yılda l500 annenin ve 60 bin bebeğin ölümü engellenebilir. Yine çok ve sık doğuma bağlı kadın hastalıkları, kansızlık; zor doğum ve bunlara bağlı olarak ana ölümleri artmaktadır.

Çocuk sağlığı da çok ve sık doğumdan etkilenmektedir. Şöyleki; Doğumlar arasında geçen süre 2 yıldan azsa, bir önceki çocuğun ölüm tehlikesi yaklaşık %50 oranında artmaktadır.

En az iki yıl ara ile doğan çocuklar daha sık aralıklarla doğan çocuklara göre fiziksel ve zihinsel açıdan daha iyi gelişmektedirler.

iki yaşın altındaki bir çocuğun sağlığını ve gelişimini tehdit eden en büyük tehlike, ailede yeni bir bebeğin dünyaya gelmesidir.

Bir anne bedeninin gebelik ve doğum etkilerinden tam olarak kurtulabilmesi için iki yıllık bir sürenin geçmesi gerekir.

Eğer bir anne doğumdan sonra iki yıl geçmeden tekrar gebe kalırsa, yeni bebeğin zamanından önce doğması ve anne karnında iyi beslenemediği için düşük kilolu doğma ihtimali artar. Çok ve sık doğum sonucu çocuklar sık hastalanmakta, kansızlık artmakta, sonuçta fiziksel ve zihinsel açıdan iyi gelişememektedirler.

Anne ise çok ve sık doğum sonucu yıpranmakta ve çocuklarına karşı ilgisi azalmakta, bunlara ek olarak ekonomik zorluklar da eklenince çocuğun yaşamına verilen değer azalmaktadır.

Aile planlamasının amacı
 Çok ve sık gebelikleri önlemek,
 Çok ve sık doğumların anne ve çocuk sağlığına olan olumsuz etkilerini gidermek,
 İstenmeyen gebeliklerde tehlikeli yollarla yapılan düşükleri önlemek,
 Çocuğu olmayan ailelerin çocuk sahibi olmaları için yol göstermek,
 Ailelere gebelikten korunmanın modern ve tibbi yollarını öğreterek ana sağlığı ve çocuk sağlığı düzeyini yükseltmek.


 Anne sağlığına faydaları

Çok ve sık doğuma bağlı gebelikleri önler,
 Çok ve sık doğuma bağlı kadın hastalıklarını önler,
 Kansızlık ve kansızlığın neden olduğu hastalıkları önler,
 Zor doğuma bağlı tehlikeleri önler,
 Erken ve geç yaşta olan doğumları önler,
 İstenmeyen gebelik ve düşükleri önler,
 Anne sağlığı için zararlı, iki yıldan kısa aralıklarla olan doğumları önler,
 Annenin ruh sağlığını korur,


 Sonuçta; ANNE ÖLÜMLERİNİ AZALTIR, TOPLUMDA SAĞLIKLI VE MUTLU ANNE SAYISI ARTAR

10 Aralık 2012 Pazartesi

BEBEK NASIL EMZİRİLİR YÖNTEMLERİ

BEBEK NASIL EMZİRİLİR YÖNTEMLERİ

bebek nasıl emzirilir türkçe-bebek emzirme-bebek nasıl emzirilir bilgiler-bebek emzirme yöntemleri
DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü) ve ÜNİCEF;
Bebeklerin yaşamının ilk 4 ayında mümkünse 6 ayında, su dahi almaksızın anne sütü ile beslen­mesini önermektedir. Bebeğin tüm biyolojik ge­reksinimleri için en iyi ve eksiksiz besin, Anne sütüdür. Bebeğin sağlıklı gelişmesini, büyümesi­ni ve hastalıklardan korunmasını sağlar. 

Emzir­me, bebeğinizle sizin arasında sağladığı yakın te­mas nedeniyle özel bir bağ oluşmasına neden olur. Bebeğiniz doğduktan sonra ilk yarım saat içinde, sütünüzün gelmesini beklemeden ve ke­sinlikle şekerli su vermeden, mutlaka onu emzir­melisiniz. 
İlk 48 saat içinde sık emzirmek, sütün yeterliliği açısından önem taşır .Çünkü sık emzir­meye bağlı olarak süt salgısında artık olacaktır. Bu nedenle, sütünüz henüz gelmemiş bile olsa, sık emzirmeye devam edin.

Kolostorun adı verilen ilk süt, protein bakımın dan oldukça zengindir ve içinde bebeği bulaşıcı hastalıklardan koruyacak bol miktarda antikor taşımaktadır. Kıvamı koyu ve sarımsı bir rengi olan kolostrum, sonraki birkaç gün içinde nor­mal anne sütüne dönüşecektir.

Kolostrum sıvısı, hamileliğinizin yedinci ayın­dan sonra sağlıyabilir. Bu aylarda dış altında memenin ayla kısmına (meme başı etrafında bu­lunan koyu renkli kısım), baş ve işaret parmak­larıyla yapılacak kısa masajlar, süt kanallarının açılmasına yardımcı olabilir.

Bebeğinizi emzirmeden önce ellerinizi yıkayın. Yeni kaynatılmış ılık suya batırdığınız pamukla meme başlarınızı silin. Bebeğinizi mümkün ol­duğu kadar dik bir pozisyonda kucağınızı alın. Meme başınızı bebeğin yanağına değdirerek onun içgüdüsel olarak memenize yönelmesini sağlayın.


 Bebeğinizin, meme başını çevresindeki meme başını çevresindeki koyu renkli kısımla (ayla) birlikte ağzına almasını sağlayın. Böylece, bebek bu kısma dudaklarıyla bastırdıkça meme başından süt gelir. Sadece meme ucunu emerse yeterli süt alamayacaktır.

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | Bluehost Coupons