nasil davranmali etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
nasil davranmali etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Şubat 2013 Cuma

YIL YIL ÇOCUK GELİŞİMİNİ TAKİP ETME YAŞ TAKİBİ


YIL YIL ÇOCUK GELİŞİMİNİ TAKİP ETME YAŞ TAKİBİ

Sizlere "her yaşta çocuklara nasıl hitap edilir nasıl davranılır neler yapılır" gibi konuları bilginize sunuyoruz.
1 Yaşında: 'Onu cesaretlendirin' Ben merkez'cidir, hep alır hiç vermez.

 Kendi bildiğini yapmakta ısrarcıdır. Defalarca aynı şeyi tekrar edebilir.

Sahiplenicidir. Her şeyin sadece ona ait olmasını ister, paylaşmaya pek yanaşmaz.

Yürür, koşar, iter.

Her şeyin tadına bakmak ister.

Birçok şeyi kendi yapmak ister.

Kendini keşfetmeye yoğunlaşmıştır.

Anne babanın koyduğu sınırları, test eder.

İyi, kötü, evet, hayır, aşağı yukarı bilmez.

İlk bağımsızlık deneyimlerini yürümeye başladığını ortaya koyar. Koşarak sizden uzaklaştığında peşinden gelmenizi bekler. Çünkü bağımsızlık deneyiminde, güven aramaktadır.

Yaparak, yaşayarak, deneme-yanılma yoluyla öğrenir, çevreyi keşfeder.

2 Yaşında 'Onu onaylayın!'
Yeteneklerini sergilemek konusunda ısrarcıdır.

İnisiyatifi eline almak, her şeyi kendi başına yapmak ister.

Taklitçidir. Model almaya ve özdeşim kurmaya başlar.

Onaylanmak ister.

Farklılığını fark eder.

Anne babanın isteklerine karşı koyar.

Doğru yanlış davranışlar, değerler ve kurallar kazandırmaya başlayacağı dönemdir.

Dik yürüyebilir, koşabilir, tırmanabilir ve isteklerini açık bir şekilde ifade edebilir.

Yemeğini kendi yiyebilir.

Tuvalet eğitimi bu dönemde verilebilir.

Sürekli yeni oyunlar ister. Saklambaç vb. oyunlar oynayabilir.

Akranlarına benzemeye isteğiyle kendi istekleri çatışabilir.

Akranları ile olmaktan zevk alır ama oyuncaklarını paylaşmaz.

2, 5 yaşından itibaren duygu patlamaları ve öfke nöbetleri olabilir.
İsteklerini ağlayarak, vurarak, tekmeleyerek yaptırmaya çalışır ama bu bir saldırganlık değildir.

Emredici ve talepkar görüntüsü kendine güvensizliğindendir.

Anne babasını kontrol edebiliyor olması ona güven verir.

Taleplerinizi ya duymazdan gelir ya da taleplerinize 'hayır' der. Bildiğini yapmaya devam eder.

Hayal ile gerçeği ayıramaz. Rüyaları gerçek zanneder.

Kişiliğin sağlıklı gelişimi için gücün kendisinde olduğuna ve çevresindekileri yönettiğine inanmaya ihtiyacı vardır.

3 Yaşında: 'Olumlu davranışlarını övün'
Daha az bencil ve annesine daha az bağımlıdır.

Yaşıtları ile oynamaya ve paylaşmaya başlar.

Bitmek bilmeyen sorunları vardır. (Neden, nasıl, niçin)

Hayalle gerçeği ayırmaya başlar.

Başkalarının duygularını anlayabilir.

İtaatin bağımsızlığı kaybetmek olmadığını anlar.

Kurallara uymaktan hoşlanır.

Kendini kontrol ettiği ve temel ihtiyaçlarını göre bildiğinde kendine güven artarken, bunları yapmıyor olmak utanç duygusu oluşturur. (Örn: Dışkısını tutup tutamamak gibi)

Kendi kendini yönetmek ister.

Kolay karar verir. Atılgandır.

Bu dönemde kekeleyebilir parmağını emebilir, bazı korkuları olabilir. Bunlar güvensizlik ve sığınma ihtiyacından kaynaklanır.

Gülme, konuşma, bakma gibi baskıcı yaklaşımlar onun güvensizliğini arttırır. Dikkat etmek gerekir.

4 Yaşında: 'Ona ilgi gösterin!'
Bu yaş, karşı gelme yaşıdır.

Sınırları zorlar, mübalağa yapar.

Kahkaha ile güler, yüksek sesle ağlar.

Sevgisi de nefreti de aşırıdır.

Maymun iştahlıdır.

Kaba konuşur ve ebeveyninin yüz ifadesini seyretmekten zevk alır.

Masal anlatılmasından ve anlatmaktan hoşlanır.

Cezadan kaçmak için yalan söyleyebilir. Ama o bir yalancı değildir.

Eline aldığı her şeyin kendisine ait olduğuna inanır ama o bir hırsız değildir.

Otoriteye meydan okur. Böylece bağımsızlığını güçlendirir.

Kuralların ve ahlaki değerlerin nedenini anlamaz.

Zaman zaman akranlarına karşı saldırganlaşır.

Hemcinsi olan aile bireyleri ile çatışma yaşar.

Sebebi açıklanmak şartıyla cezalar verilebilir.

Çocuklara bu yaşta, doğru - yanlış kavramları verilmeli ve ahlaki değerler kazandırılmaya çalışılmalıdır.

5 Yaşında: 'Onu çok sevdiğinizi sıkça söyleyin ve çabalarını destekleyin'
Kendi kendine yeter.

Sosyal ve uyumludur.

Kendinden emindir.

Şekilcidir.

Daha iyi olma çabası içindedir.

Annesi dünyanın merkezidir.

Dikkatli ve kararlıdır.

Nazik, yardımcı ve dosttur.

Geri bildirimlere karşı daha duyarlıdır.

Kendini yöneltme çabası devam eder.

Pasif direniş sergiler.

'Beni seviyor musunuz?' sorusunu sık sık sorar.

Bu dönemde onu başkalarının yanında terbiye etmemeli ve utandırmamalısınız.

6 Yaşında: 'Onu, başarılı olabileceği aktivitelere yönlendirin'
Tembel ve kararsızdır.

Sürekli fikir değiştirir.

Uyumsuzluk yeniden baş gösterir.

Arkadaş ilişkileri gelişirken aile ilişkileri zayıflar.

Bireysel oyunların yerini grup oyunları alır. Ama oyunun kurallarını o koyar.

Anneyle bütünleşmiştir.

Bağımsızlık onu kaygılandırdığı için her şeyi kontrol altında tutmak ister.

Birinci olmak, övünmek, sevilmek ister.

Başarısızlığa tahammülü yoktur.

Dikkate alınmak ister.

Çok hassas ve duygusaldır.

Eleştirilere karşı çok duyarlıdır.

Her zaman dürüst değildir.

Oyun ortamları fırtınalı geçer.

7 Yaşında: 'Ona karşı anlayışlı olun lütfen!' Hala okul öncesi çocuğu özelliklerini gösterir.

 Çok hızlı duygu değişikleri yaşar.

Meraklı ve heveslidir.

Çabuk affedicidir.

Alçak gönüllüdür.

Okula gitmek onun için bir maceradır.

Somut bilgileri düzenli ve mantıklı olarak işleyebilir.

Nesne ve olaylarla ilgili akıl yürütebilir.

Başkalarının ihtiyaçlarını daha iyi anlayabilir.

Bireysel kimliğinin farkına varmaya başlar.

Akran arkadaşlığı önem kazanmıştır.

Benlik saygısı gelişir.

Anne - babanın yanında (öğretmen gibi)  başka özdeşim modeller oluşur.

Çocuklar 8-9 yaşına kadar soyut kavramları anlayamazlar. (Zaman, ölüm, harçlık vb.)

8 Yaşında: 'Onu küçük düşürmeyin!'
Dünyanın kendisinin etrafında dönüp dönmediği ekseninde gider gelir.

Kendi kimliğini korumaya çalışır.

Anlama yeteneği artmıştır. Ve oldukça mantıklıdır.

Yumuşak başlı ve uyumludur.

Bize saçma gelen fikirler vardır.

Hüzünlü ve hayalcidir.

Benmerkezcidir. Ama toleranslıdır.

Bir konuya takılır kalır.

Sıkılgan ve endişelidir.

Yeteneklerini tekrar tekrar prova etmek ve geliştirmek ister.

Arkadaş canlısıdır.

Kendi dünyasının kontrolünü elinde tutmak ister

Küçük düşmekten korkar.

Şikâyet eder ve küser.

Bir işi yapması gerekiyorsa nedenleri olması gerekir.

Kendinin farkındadır ve kendini eleştirir.

Bir şeyler biriktirir.

Olayların iç yüzünü kavrayabilir.

Özveride bulunarak uzlaşır.

Çekingendir.

Ana babasının sevgisine gereksinimi vardır.

Övünmeyi sever.

Tanımadıkları ile geçinmekte zorlanır.

Harekete geçmekte çekimser davranır.

Kendi davranışlarını değerlendirme ve düzenleme konusunda ilk aşamadadır.

Duyguları açısından tehlikeli yaşlardadır.

İç dünyası çok aktiftir.

Kendisini başkalarının yerine koyabilir.

9 Yaşında:  'Bağımsızlık çabasını destekleyin'
Daha çok bir yetişkine benzer.

Barışseverdir.

Coşkuludur. Gösteriden hoşlanır.

Ana babasına bağlıdır. Ve büyüyünce onlar gibi olmak ister.

Dik kafalıdır ve olaylara eleştirel yaklaşır.

Kendini ilgilendirmeyen konulara kulak misafiri olur.

Para ilgisini çeker.

Sevgisini gösterir.

Övünmeyi ve güvenilmeyi ister.

Bağımsızlığın peşindedir.

Karşı cinse karşıdır.

Motor becerileri gelişmiştir.

Terbiyeli ama dağınıktır.

Kendini kontrol eder.

Özgüveni yüksektir.

10 yaşında: 'Ona destek olun'
Kendi düşüncelerini ve tavırlarını tahlil edebilir.

Derin düşüncelere dalar. Yeni ufuklar peşindedir.

Gergin ve endişelidir.

Unutkandır.

Kendine ve başkalarına güvenir.

Dürüst ve neşelidir.

Gözlemcidir.

Ev dışı etkinliklere dayanır. Arkadaşlarına uyar.

Ana babaya gereksinimi vardır.

Bebeksi davranışlara geri döner.

Dost tavırlıdır.

Kendini eleştirir.

Sporu ve kuralları sever.

İçtendir.

Argo kelimeler kullanır.

11 Yaşında: 'Ona idealler yükleyin'
Çocukluk döneminin bitişiyle tanışır.

Düşünmeden hareket eder.

Ne dediğini bilmez.

Duygusal ve ağlamaklıdır.

Öfkelidir ve çabuk kızar.

Kendinden küçükleri eleştirir

İlgindir ve meraklıdır.

Bir kahramana aşırı sevgi gösterir.

Anne ve babasına aşırı sevgi gösterir. Sosyal ve konuşkandır.

Dikkatsizdir.

Ahlak prensiplerine göre davranır.

Gururludur ve başarı peşindedir.

Grup çalışmasına uyar.

Uysaldır.

Pejmürdedir.

Karnı doymak bilmez.

Doğal ve ani tepki gösterir.

12 Yaşında: 'Hayallerini değerlerinizle süsleyin'
Huysuz, aksi ve geçimsizdir.

Ana babadan ayrılmaya çalışır.

Rahat Duramaz kıpır kıpırdır.

Konuşkan, sosyal ve gürültücüdür.

Ergen gibi davranmak ister.

Duygu durumu hızlı değişir.

Kararsız ve taşkındır.

Komik ve birazda sakardır.

O mu, bu mu diye sürekli düşünür.

Genellikle iyi karar verir.

Sürekli arkadaşlarıyla olmak ister.

Her şeyi para ile çözer. Benmerkezcidir.

Kendine bilgi verilmesinden hoşlanır.

Giyim ve davranışlarına özen göstermez.

Adil davranmak ister.

Anne ve babasının mükemmel olmadığını anlar.

Ergenliğe girebilir. (Daha çok kız çocukları)

13 Yaşında: 'Ona bir yetişkin gibi davranın ama yetişkin olmadığını unutmayın!'
Büyük duygu salınışları görünür.

Bağımlılık- bağımsızlık tartışmaları başlar.

Daha mantıklı olmaya başlar.

Uzun süre sonra sonucunu alacağı şeyler yerine içinde bulunduğu anı değerlendirmek ister.

Akranlarına bağlıdır.

Temizliğe daha çok dikkat eder.

İyi biri olmak ister.

23 Ocak 2013 Çarşamba

ÇOCUĞUMUN UYKU DÜZENSİZLİĞİ VAR NE YAPMALIYIM ?


ÇOCUĞUMUN UYKU DÜZENSİZLİĞİ VAR NE YAPMALIYIM ?


Çocuklarda uyku düzensizliğinde dikkat edilecek hususlar ve çareleri burada;

 Genellikle bütün çocuklu ailelerin yaşadığı problemlerin ilk sıralarında, çocuklarının uyku düzensizliği ve uyumama sorunları geliyor. Çocuklar, yatağa girmeyi veya girseler bile uyumayı reddediyorlar. Ya da siz onların uyuduklarını zannederken onlar birdenbire ayağa kalkıp yanınıza geliyorlar.

 Ebeveynler, çocuklarındaki uyku problemi için endişeye kapılmamalıdırlar. Çocuklardaki uyku sorunu eğer organik bir sebebe bağlı değilse erken yaşlarda alınacak tedbirlerle üstesinden gelinebilecek sorunlardır. Yapılması gereken, çocuklara zamanını geçirmeden uyku eğitimini düzenli vermek ve kararlı olmaktan geçiyor.

Çocuğunuzun uykusu ile ilgili gösterdiğiniz ciddiyeti ve kararlığı çocuk da hissetmelidir. Çocuklar, uyumamak için genellikle anne babalarının kabul edeceğine inandıkları bahaneler ve istekler üretirler. Anne babaların kararlılığı, onları vazgeçirecektir.

Bebeklikte gece uyanmaları
Bebeklik dönemlerinde görülen gece uyanma sorunlarının da üstesinden gelmek mümkün. Bebeklik döneminde çocuk, gece uyanıp belli bir miktarda süt içmeden veya mama yemeden uykuya dönemez. Uzmanlar, bebeklerin 6. aydan sonra gece beslenmelerine ihtiyaç duymadıklarını belirtiyorlar. 6. aydan sonraki gece uyanmalarının daha çok, anne ile bebek arasındaki keyifli bir ilişkiye dayandığı kabul edilir. Bu dönemden sonra da uykusunun bölünmemesi için bebeği bu isteğinden vazgeçirmek gerekir. Özellikle gece uyandığında verilen sıvının sulandırılması etkili bir çözüm olacaktır. Bir zaman sonra, sulandırılmış süt içtiği için verdiğiniz sütün ya da mamanın cazibesi kalmadığında çocuğunuzda gece uyanmaları görülmeyecektir.

Çocuklarda daha sonraki dönemlerde görülen uyku bozukluğu düzeltmek için, önce nedenini tespit etmek sonra da bir uyku düzeni oluşturmak gerekiyor.

Çocuğunuzdaki uyku düzensizliğinin nedenini tespit edin!
Çocuklardaki uyku problemini çözmek için yapılması gereken ilk iş, uyku düzensizliğinin nedenini tespit etmekten geçiyor.

Kurallara karşı gelmek
4-5 yaşları döneminde çocuklar kurallara karşı gelmeyi, gerek ilgi çekmek gerekse ihtiyaçlarını gidermek için çözüm olarak kullanabilirler. Yaygın kanaate göre, ebeveynlerinin sınırlarını ve kararlılıklarını kontrol etmeye çalışabilirler.

Aile ortamında en tatlı sohbetin yapıldığı bir anda çocuğunuza yatmasını söylemeniz, onun bu kararınızı kabul etmeyeceği anlamına gelir aslında. Çocuklar, ilgi görebilecekleri eğlenceli aile ortamını bırakıp yatmak istemeyebilirler.

Korku kaynaklı uyku problemi
Çocuklarda sık görülen uyku problemlerinden bir diğeri de, korku kaynaklı problemdir. Çocuğunuz, tek yatmaktan ya da karanlıktan korktuğu için uyumak istemiyor olabilir. Bu tarz uyku problemi, daha çok kaygı ve strese bağlıdır. Örneğin; çocuğunuz gündüz yaşadığı bir problemden ötürü, gece uyuyamıyor olabilir.

Kıskanma
Çocuklarda uyumak istememe problemlerinden bir diğeri de, yeni doğan kardeşin varlığıdır. Çocuğunuz, kendisi yattığında anne babasının yeni doğan kardeşiyle ilgileneceğini düşündüğünden, uyumak istemeyebilir. Bu durumda da çocuğunuza baskı yapmanızın bir anlamı olmaz, zira onu uyutmayan şey zihninde oluşturduğu kaygıdır.

Hayat düzensizliği
İlk çocukluk döneminde (Bu ailenin ilk çocuğunda daha sık görünür) anne babalarının davranış hataları nedeniyle, evde çocuk için düzenli bir uyku saatinin oluşturulmaması uyku problemlerinin ilk kaynaklarından biridir. İlk dönemine uyku düzeniyle tanışmayan çocuk, sonraki dönemlerinde de aynı sıkıntıları sürdürür.

Çocuğunuz için uyku düzenini nasıl oluşturabilirsiniz?
İzah edin!
Öncelikle çocuğunuzu, neden erken yatması gerektiğine dair aydınlatmalı ve ikna etmelisiniz. Çocuğa anlayabileceği bir dil ve üslupla, anne babanın neden daha geç yattığı, kendisinin neden erken yatmak zorunda olduğu izah edilmelidir. Aksi takdirde, baskılayıcı bir zorlamayla, çocuk yatağına girse bile uyumamak için inatla direnebilir.

Uyku düzeni oluşturun!
Uygun bir şekilde, çocuğunuz için uyku saati planı hazırlamanız, çocuğunuzun daha sonraki dönemlerinde düzenli bir hayat anlayışına sahip olması için de uygun olacaktır. Uyuma saati belli olmalı gerekmediği takdirde bu saat değiştirilmemelidir. Çocuğunuz, uyuklayana kadar sizinle oturma odasında oturmamalıdır. Olumlu davranışlarını pekiştirmek için 'yarım saatlik geç yatma' hediyeleri verebilirsiniz.

Ona hikâye anlatabilirsiniz!
Çocuğunuzu uykuya özendirmeniz gerekiyorsa zaman zaman bunu yapmanız onun uyuması için faydalı olacaktır. Yatağa girdiğinde, ona sahabe hayatından tablolar veya başka hikâyeler okuyabilirsiniz. Okuyacağınız masal ya da hikâyenin içeriğine dikkat etmelisiniz, uyutmaya çalıştığınız çocuğunuzun uykusunu hepten kaçırabilirsiniz.

Psikolojik problemleri çözün!
Çocuğunuzun uyumama problemi korku ve kaygıya dayalıysa, yaşına ve şartlara göre odasına veya çocuğun yattığı odaya gece lambası koyabilirsiniz. Duruma göre odanın kapısı hafif açık bırakılmalı ve anne babanın devamlı orada olduğu hissettirilmelidir.

Eğlenceli bir aile ortamında, herkesin neşeyle oturduğu, televizyon seyredildiği bir anda 'Çocuğunuza uyku saatin geldi git yat' demek doğru olmayacaktır. Uyku saatine yakın aralıklarla, ona uyku saatinin geldiğinin hatırlatılması daha yerinde olacaktır.

Çocuğunuzu, uykusu geldiği için değil, uyku saati geldiği için yatmaya teşvik edin. Burada sergileyeceğiniz temel yaklaşım, çocuğunuzun kendi kendine uyumayı öğrenmesidir.

Ne yapılması gerekir?
* Çocuğunuzun ürettiği bahaneleri duymayın, kararlı olun.
* Belirlediğiniz uyku saati geldiğinde, uykusunun gelmesini beklemeden yatırın.

* Sabahları mümkün olduğunca aynı saatte kalkmasını sağlamaya çalışın.

* Gün içerisinde bir müddet açık havada oynamasına imkân sağlayın.
* Emzik ya da ayakta sallanma gibi isteklerini kabul etmeyin.

* Uyku saati yaklaştığında çocuğunuzu heyecanlandıracak oyunlardan kaçınmaya özen gösterin.

* Gece uyanmaları sıklaşırsa, olabildiğince sıkıcı olmaya çalışın.
* Yatağa girmesini sağladıktan sonra, zaman zaman onu kontrol edin. Bu, onun uyuması konusunda gösterdiğiniz ciddiyeti anlatacaktır.

* Koyduğunuz kurallara uyduğunda ve uyku düzeni sağlamaya başladığında onu ödüllendirin.

* Konulan kuralları, sadece anne baba değil, çocukla ilişkisi bulunan herkesin göstermesini sağlayın. (Babaanne ya da Büyükbaba bu kuralların çiğnenmesine sebep olabilir)

12 Ocak 2013 Cumartesi

ÇOCUKLARDA ALTINI ISLATMA PROBLEMİ NE YAPILMALI ?


ÇOCUKLARDA ALTINI ISLATMA PROBLEMİ NE YAPILMALI ?


Çocuklarda alt ıslatma oldukça sık karşılaşılan bir problem. Biz de sizlerle Psikolog Pınar Çelebi ‘nin konu hakkında Uzman Tv’ye verdiği detaylı bilgileri paylaşmak istedik. İşte çocuklarda alt ıslatmanın nedenleri ve bu durumla nasıl baş edileceği…

Çocuklar altını neden ıslatır?
Çocuklarda çok sık görülen problemlerden biri de alt ıslatmadır. Bu altına kaçırmadan biraz farklı bir durumdur. Tıp dilinde buna enüreziz diyoruz. Genelde 5 yaşından sonra belli süreyle çocukların gece ya da gündüz giysilerini ya da yatağını ıslatma durumuna, istemli ya da istemsiz olarak, alt ıslatma diyoruz. 

Biyolojik sebepler
Bu, biyolojik ya da psikososyal sebeplerden kaynaklı olabilir. Biyolojik sebeplerin altında genelde ailesel faktörler vardır. Ailede eğer daha önce bu görülmüşse, yani anne babanın çocukluk döneminde bu davranış varsa genelde çocukların % 75'inde de bu görülebilmektedir. Diğer bir etken hormonal etkenler olmaktadır. Bir diğer etken ise mesanenin yapısıdır. O yüzden önce biyolojik olarak, fizyolojik olarak çocukta bir sorun var mı diye bir uzmana baktırmak gerekir.

Psiko-sosyal sebepler
Bunun dışında psiko-sosyal etkenler diyeceğimiz çocuğun önce kazanmış da sonradan yitirmiş olması sonucunda bu tuvalet kaçırmaya başlaması da ikinci enüreziz olarak niteleniyor. Bunda ailede yaşanan problemler, çatışmalar, göç, boşanma, taşınma, çocukla yeterince ilgilenmeme gibi sebeplerden dolayı oluşan bir alt ıslatma problemleri görülebiliyor. 

Belli bir süreliğine tuvaletini kaçırmadan farkı eğer çocuk tuvalet eğitimini kazanmışsa ve sadece belki oyun oynarken, sadece o oyunu bırakmak istemediği için altına kaçırıyorsa, buna eşlik eden başka bir problem yoksa ve bu çok sık olmuyorsa, o zaman enürezizden bahsedemeyiz. Enüreziz bir 3 ay 5 ay süreyle ve sürekli olarak giysilerinde ya da yatağında ıslaklık olmasına deniyor. 

Çocuklarda alt ıslatmanın psikolojik olup olmadığı nasıl anlaşılır?
Çocuklarda alt ıslatmanın psikolojik nedeni olup olmadığı şu şekilde öncelikle anlaşılabilir. Eğer çocuk tuvalet eğitimini kazanmışsa ve tuvaletini tuvalete yapmakta bir sorun yaşamıyorsa ve sonradan bir geriye dönüş yaşanmışsa, o zaman psikolojik nedenler ilk akla gelecek nedenler arasındadır. 

Özellikle kardeş kıskançlığında bu çok görülmektedir. Yeni eve bir bebek geldiğinde genelde aile küçük bebeği koruyucu davrandığı, ona daha çok ilgi gösterdiği için büyük çocuk daha ilgisiz bırakıldığı için küçük yaşa özgü bir davranış olan alt ıslatma durumu büyük çocuklarda da görülmeye başlanmaktadır. Eğer aile bu sevgi paylaşımını, ilgi paylaşımını dengelerse büyük çocuk ve küçük arasındaki kıskançlık kendiliğinden geçecektir bir süre sonra. 

Bunun dışında göçler, boşanmalar, yeni bir eve taşınma, aile içi çatışmalar ya da çocuğun şiddete maruz kalması, öç alma isteği gibi sebeplerden dolayı da alt ıslatma görülebilmektedir. Nedenin çok iyi araştırılıp, bu sorunun çözülmesi sonucunda çocuktaki bu alt ıslatma durumu da çözülür. Çözüm bulamıyorsanız mutlaka psikologa başvurun.

Altını ıslatan çocuğa nasıl yaklaşmalıyız?
Şimdi 5 yaşına gelmiş bir çocuk altını ıslatmaya devam ediyorsa bu zaten bir problemdir ve çocuk için yeterince sıkıntı ve utanç veren bir durumdur. 

Bunun üstüne bir de anne baba ya da çevredeki insanlar sert tepkiler verirlerse, ayıplarlarsa çocuk utanç ve suçluluk duygusunu daha çok hissetmeye başlayacaktır. 

Olumlu ve destekleyici telkinlerde bulunun
Çocuğun özgüvenindeki düşüş, sosyal hayatındaki düşüştür. Bu da ileriki aşamalarda okul başarısına ve sosyal ilişkilerine yansır. Bu yüzden bu durum çocuğa anlatılırken diğer hastalıklarda ya da bozukluklarda olduğu gibi gerçekçi bir şekilde, nasılsa o şekilde anlatılmalıdır. 

"Evet, şu durumdan dolayı böyle bir problemin var ama biz bunu halledeceğiz. Bunlar için de böyle böyle yapmamız gerekiyor. Ama üstesinden geleceğiz. Bunun için utanmana ya da üzülmene gerek yok, geçici bir problem bu" şeklinde çocuğa telkinlerde bulunmalıyız. 

Onu motive etmeye çalışın
Nasıl ki kekemelik ya da tik bozukluklarında çocuğu asla suçlamamak, üzerine gitmemek gerekiyorsa, bunda da çok üstelememek, "olabilir, tamam, iyi gidiyorsun" gibi motivasyonlarla problemin birlikte üstesinden gelmeye çalışmak gerekmektedir. 

Çocuklarda alt ıslatma problemi nasıl çözülür?
Çocuk alt ıslatma problemini çözmek için öncelikle sabırlı olmak gerekmekte ve çok sert tepkiler vermemek gerekmektedir. Çocuğa nasıl yapacağı anlatıldıktan sonra bunun üstesinden gelmek için sizin onun yanında ve destek olduğunuzu bilmesini bir kere sağlamanız gerekmektedir. 

Çocuğunuzu gözlemleyin
Eğer gece kaçırıyorsa, öncesinde çok fazla sıvı vermemek işe yarayabilir, gece belli aralıklarla yanına gidip tuvalete kaldırmak işe yarayabilir. Eğer gündüz altına kaçırıyorsa, hangi durumlarda kaçırdığını gözlemleyip, bunlara çözümler aramak yerinde olabilir. Eğer oyun esnasında kaçırıyorsa çocuk oyuna kaptırdığı için belki oyun sırasında ara ara ona sormak, hatırlatmak yerinde olabilir. 

Eğer çocuk da alt ıslatmak istemiyorsa ve bunun için çaba gösteriyorsa, git gide de alta kaçırmaları azalmaya başlamışsa ve her seferinde, her başarılı deneyimden sonra kendini iyi hissetmeye başlamışsa, işbirliği içindeyse bu yavaş yavaş sönecektir diye düşünüyorum. 

Ayrıca eğer ruhsal etkiler varsa, belli psikososyal etkilerden dolayı çocuk alt ıslatıyorsa ve bunlar çözülmüşse zaten bir süre sonra alt ıslatması da kesilecektir.

7 Ocak 2013 Pazartesi

ÇOCUĞUMUN DİKKAT EKSİKLİĞİ VAR NE YAPMALIYIM ?


ÇOCUĞUMUN DİKKAT EKSİKLİĞİ VAR NE YAPMALIYIM ?


Dikkat eksikliği olan çocuklar, okulda, öğrenmede sorun yaşayabiliyor. Bunları çözmek mümkün. Yapılması gereken bu çocukların özel bir durumları olduğunu kabul etmek ve anne-baba ve öğretmen olarak bu duruma uygun davranmak. 

Aşağıdaki 50 kural öğretmenlere dikkat eksikliği olan çocuklara derslerde nasıl yardımcı olabileceklerini gösteriyor.

Bu kuralları anne babalar olarak bizler de okula destek olmak ve çocukların evdeki öğrenme süreçlerini hızlandırmak için kullanabiliriz.

1. Her şeyden önce, öğrencinizin yaşadığı sorunun, dikkat eksikliği olduğundan emin olmalısınız. Teşhis koymak doğal olarak öğretmenlerin işi değildir ancak bu konuda anne babayı yönlendirebilirsiniz. Çocuğa iyi ve doğru bir teşhis konulduğundan emin olana kadar da soru sormaya devam etmelisiniz. Bütün bu aşamalar sizin sorumluluğunuz değildir: ancak anne babaya destek olabilirsiniz. 

2. Size yardımcı olabilecek kaynakları harekete geçirin. Eğer sınıfınızda birden fazla dikkat eksikliği olan çocuk varsa çok yorulursunuz. Okulun ve anne babaların desteğini isteyin. Bir sorun ortaya çıktığında danışabileceğiniz, bu konuda bilgili bir profesyonelle - psikiyatrist, psikolojik danışman, okul psikoloğu, çocuk doktoru - işbirliği yapmalısınız. Bu konuda size yardımcı olacak kişinin ünvanı değil, bu konuda ne kadar bilgisi olduğu, dikkat eksikliği olan kaç çocukla ilgilendiği ve sade, öz konuşabilmesi önemlidir. Anne baba ile sürekli iletişim kurarak onların da aynı hedefler için çalışmasını sağlamalısınız.

3. Kaldırabileceğiniz yükün sınırlarını bilin. Yardım istemekten çekinmeyin. Bir öğretmen olarak bu konuda uzman olmanız beklenemez. 

4. Çocuğun kendisine, ona nasıl yardımcı olabileceğinizi sorun. Dikkat eksikliği olan çocukların sezgileri genellikle çok gelişmiştir. Eğer nasıl daha iyi öğrenebilecekleri kendilerine sorulursa bunu anlatmaktan çekinmezler; ama bu bilgiyi gönüllü olarak anlatmaktan çekinirler çünkü anlatacakları yöntem genellikle sıra dışıdır. Bu yüzden öğrencinizle baş başa oturun ve nasıl daha iyi öğrenebileceği konusunda onun fikirlerini öğrenin. Bir çocuğun en iyi ve kolay nasıl öğrenebileceği konusundaki en büyük "uzman" yine kendisidir ama ne yazık ki çoğu zaman fikirleri ya duymazdan gelinir ya da hiç sorulmaz. 

5. Öğrenmenin duygusal yönünü göz ardı etmeyin. Bu çocuklar sınıftaki faaliyetlerin eğlendirici yönünü bulmak, başarısızlık ya da beceriksizlik yerine başarılı olmanın tadına varmak, korku ya da sıkıntı yerine heyecan yaşamak ihtiyacındadırlar. Sınıftayken çocuğun yaşamakta olduğu duyguları gözlem altında tutmak gereklidir.

6. Dikkat eksikliği olan öğrenciler düzenli ortamlara ihtiyaç duyarlar. Kendi başlarına iç dünyalarını düzenleyemedikleri için dış dünyalarının başkaları tarafından düzenlenmiş olmasını gereksinirler. Listeler yapın. Ne yapacaklarını unutan ya da bilemeyen çocuklar bu listeleri çok faydalı bulacaklardır. Onların hatırlatılmaya; prova yapmaya; tekrar yapmaya; yönlendirilmeye; sınırlar konulmasına ve düzene, ihtiyaçları vardır.

7. Kuralları yazın ve her dakika göz önünde olacağı bir yere asın. Çocuklar kendilerinden ne beklendiğinden emin olduklarında, çevrelerindeki kişilere daha fazla güven duyacaklardır. 

8. İşlerin nasıl yapılması gerektiğini tekrarlayın, yazın, söyleyin, tekrar tekrarlayın. Dikkat eksikliği olan kişiler direktifleri bir kereden fazla duymak ihtiyacındadırlar.

9. Sürekli göz göze gelmeye çalışın. Dikkat eksikliği olan bir öğrenci ile göz göze gelerek, onu "daldığı alemden" geri getirebilirsiniz. Sık sık tekrarlayın. 

10. Dikkat eksikliği olan öğrencinizi size en yakın noktaya oturtun. Böylece dalıp gitmeye meyilli öğrencinizin dikkatini her an üzerinizde tutabilirsiniz.

11. Sınırlar koymaktan çekinmeyin. Sınırlar çocuklara ceza vermek için değil onları rahatlattığı ve çevrelerine güven duymalarını sağladığı için konur. Sınır koymayı sık sık, sizden beklediği gibi, vaktinde ve yalın bir biçimde yapmaya çalışmalısınız.

12. Önceden belirlenmiş bir programa dakik bir biçimde sadık kalmasını sağlayın. Bu programı tahtaya ya da öğrencinin sırasına yapıştırabilir ve sık sık bakması için uyarabilirsiniz. Eğer programda bir değişiklik yapmak durumunda kalırsanız ki öğretmenler bundan pek hoşlanırlar; öğrencinizi uyarın ve hazırlayın. Dikkat eksikliği olan çocuklar için haber verilmemiş bir değişime uymak çok zordur. Değişiklikleri uzun zaman önceden haber vermeyi ihmal etmemelisiniz. 

13. Okul sonrasında yapması gerekenleri yazması için yardımcı olun. Böylece, dikkat eksikliği olan çocukların en büyük özelliklerinden birinin önünü alabilirsiniz: ERTELEME.

14. Mümkünse, belli bir zaman içinde bitirilmesi gereken sınavlar yapmayın. Sınavlara zaman koymanın eğitsel bir değeri zaten yoktur ve belirli bir zaman içinde bitirilmesi gereken sınavlar dikkat eksikliği olan çocuklara bildiklerini gösterme fırsatı vermez.

15. Dikkat eksikliği olan öğrencinizin arada bir sınıftan çıkmasını sağlayarak - sınıf dışında bir iş yaratarak- bir emniyet sübabı oluşturun: Eğer, bunu sınıfın kuralları içine oturtabilirseniz o zaman çocuğa sınıfta kalıp "kendini kaybetmek" yerine; bir şans vermiş olursunuz ve aynı zamanda da kendini izleme ve kontrol etmeyi öğretirsiniz. 

16. Ödevleri kontrol ederken, miktardan çok ödevin kalitesine bakın. Dikkat eksikliği olan çocuklar genellikle omuzlarına fazla yük alamazlar. Öğrenmeye devam ettikleri sürece buna izin verilmelidir. Diğer çocuklar kadar çok bilgi öğrenebilirler ama kimi zaman onların yapabileceği kadar ödev yapamazlar. 

17. Çocuğun neler öğrendiğini sık sık kontrol edin. Dikkat eksikliği olan çocuklar için bu tür kontroller çok yararlıdır; çalışmaya devam eder, kendilerinden neler beklendiğini bilir, hedeflerine ulaşıp ulaşmadıklarını gözlemleyebilir ve cesaretlenirler. 

18. Büyük projeleri, küçük ve bitirilmesi kolay parçalara bölün. Bu kural, Dikkat eksikliği olan çocukların öğrenimlerindeki en hayati kuraldır. Büyük projeler Dikkat eksikliği olan öğrencileri hemen yıldırır ve "Ben- bunu- bitirmeyi -asla- başaramam" demelerine neden olur. Oysa büyük bir işi kolayca başarılabilir küçük parçalara bölmek, onları ürkütmeyecektir. Bu çocuklar genellikle sandıklarından daha fazlasını başarabilirler. Öğretmen böylece çocuğa kendini kendine ispatlayabilmesi için yardımcı olur. Özellikle küçük çocuklarda bu yöntem, başarısızlık korkusuna kapılan çocukların yaşadıkları öfke nöbetlerinin de önüne geçer. Daha büyük çocuklarda ise genellikle yerleşmiş olan, yenilgiyi baştan kabullenmek olgusunun önüne geçer.

19. Sınıfta şakacı, alışılmışın dışında, neşeli biri olmaya çalışmalısınız. Dikkat eksikliği olan çocuklar, eğlenceye bayılırlar ve hemen katılırlar. Bu da dikkatlerini toplamalarına neden olur- hem çocuğun hem de sizin. "Tedavileri" sırasındaki hayatları baştan sona düzen, program, listeler ve kurallar gibi sıkıcı şeylerle doludur. Oysa siz Dikkat eksikliği olan öğrencilerinize; bunları uygulamak için sizin sıkıcı bir öğretmen ya da onların sıkıcı öğrenciler olmasının şart olmadığını göstermelisiniz. Arada bir biraz neşe ölçüsünü kaçırabilirseniz bunun çok yardımı olduğunu göreceksiniz.

20. Bu arada çocukları fazla heyecanlandırmaktan da kaçınmalısınız. Unutmamalısınız ki Dikkat eksikliği olan çocuklar kaynamakta olan süt tenceresine benzerler, kaşla göz arasında taşarlar. Ateşi hemen söndürebilmek için sütten gözünüzü ayırmamak gerekir. 

21. Çocuğun başarılarını yakalamak ve övmek için hep tetikte olun. Dikkat eksikliği olan çocuklar, o kadar fazla başarısızlık yaşarlar ki, verebileceğiniz her türlü olumlu tepkiye ihtiyaçları vardır. Göz ardı edilmemesi gereken diğer bir nokta da; bu öğrencilerin övgüye çok olumlu tepki verdikleridir. Cesarete, çok ama çok ihtiyaçları vardır. Sanki övgüyle büyür ve gelişirler. Övgü almadıkları durumda siner ve içlerine kapanırlar. Dikkat Eksikliğinin en fazla zarar verdiği alan, çocuğun kendine olan güvenidir. Onun için bu çocukları övgü ve cesaretle beslemeyi unutmayın.

22. Dikkat eksikliği olan çocukların en büyük sorunu hatırlayamamaktır. Hatırlamalarına yardımcı olabilmek için onlara küçük hileler öğretin. Öğrenme zorluğu yaşayan çocuklar alanındaki çalışmaları ile en önemli uzmanlardan biri olan Dr.Mel Levine, Dikkat eksikliğiolan çocukların "canlı hafıza" ya da başka bir deyişle: hafıza sofrasındaki mevcut yer konusunda sorunlar yaşadığını belirtmektedir. Aklınıza gelebilecek her türlü hile - ipuçları, kafiyeler, kodlar ve benzerleri- hafızanın geliştirilmesine yardımcı olacaktır. 

23. Öğretirken konu başlıklarını kullanın, ana fikir çıkarmayı öğretin. Bu konular dikkat eksikliği olan çocuklar tarafında kolay öğrenilmezler ancak bir kez öğrendiler mi öğrendiklerini şekillendirebilirler. Bu yöntem, çocuğa öğrenmeyi başardığı bilgilerin gerekli olduğu duygusunu da aşılayacaktır. Çünkü genellikle öğrendiklerinin gereksiz, hiç kullanmayacakları bilgiler olduğu yönünde inançları vardır. 

24. Neler söyleyeceğinizi söylemeden önce anons edin, sonra söylemek istediğinizi söyleyin. Dikkat eksikliği olan çocukların çoğu daha ziyade duyduklarını değil gördüklerini daha çabuk öğrendikleri için; eğer söylemekte olduğunuzu tahtaya da yazarsanız çok yardımcı olursunuz. Bu tür bir eğitim, bilgileri hiç silinmeyecek şekilde çocukların akıllarına kaydedecektir. 

25. Talimatlarınızı basitleştirin. Seçilecek şıkları basitleştirin. Zamanlamayı basitleştirin. Basit cümleleri kavramak daha kolaydır. Ama renkli cümleler kullanın, renkli bir dil dikkat toplamaya yardımcı olur.

26. Çocukların kendilerini değerlendirebilmeleri için onlara yardımcı olun. Dikkat eksikliği olan çocuklar kendilerini değerlendiremezler. Çoğu zaman nasıl davrandıklarının ya da bulundukları noktaya nasıl geldiklerinin farkında değildirler. Onlara bu bilgiyi yapıcı bir tavırla aktarın. Şöyle sorular sorabilirsiniz; "Şimdi ne yaptığının farkında mısın?","Bunu başka bir şekilde söyleyebileceğini biliyor musun?" ya da "Sen öyle dediğinde, arkadaşının neden üzüldüğünü biliyor musun?" Kendi kendini tanımasına yardımcı olacak sorular sormayı denemelisiniz. 

27. Ondan beklediklerinize açıklık kazandırın

28. Davranışların yönlendirilmesini sağlamak için daha büyük çocuklarda puanlama sistemi ve daha küçük çocuklarda ödüllendirme sistemi geliştirin. Dikkat eksikliği olan çocuklar için ödül almak ya da saptanan hedeflere ulaşmak çok önemlidir. 

29. Eğer çocuk sosyal işaretlerden - vücut dili, ses tonu, zamanlama ve benzerleri- anlamıyorsa; o zaman tedbirli bir şekilde bunları anlamayı ona öğretmelisiniz. Örneğin; "Sen kendi hikayeni anlatmadan önce arkadaşınınkini bir dinle bakalım" ya da "Karşındaki ile konuşurken onun gözlerine bakmaya çalışmalısın". Dikkat eksikliği olan çocukların çoğunluğu bencil ya da farklı olarak damgalanırlar ama onlarda eksik olan başkaları ile düzeyli iletişim kurma becerisidir. Bu beceri çocuklarda doğuştan olmaz ama öğretilebilir ya da yönlendirilebilir. 

30. Sınav tamamlamayı öğretin.

31. İşleri oyun şekline getirin.

32. Çocukları çifter ya da üçer gruplar halinde ayırın. Birlikte çalışabilecek grup şeklini bulana kadar denemekten vazgeçmeyin.

33. Grubuna bağlı kalmasına dikkat edin. Dikkat eksikliği olan çocuklar bir gruba ait olmak ve işlev sahibi olmak ihtiyacı duyarlar. Yapacak bir işleri olduğu sürece, yaptıkları işe odaklanırlar ve hayale dalmazlar. 

34. Olanak buldukça çocuğa sorumluluğunu verin. Sırt çantasını nereye koyması gerektiğini hatırlayabilmesi için kendi kendine bir yöntem bulmasını sağlayın. Nelere ihtiyacı olduğunu ona dikte etmek yerine sizden yardım istemesini bekleyin.

35. Evden-okula-eve bir ödev defteri tutturun. Bu yöntem ev ile okul arasında sürekli bir iletişim sağlanması için en geçerli yöntemdir. 

36. Günlük karne sistemi geliştirin. Çocuk küçükse karne eve gitmeli daha büyükse direkt olarak çocuğa okunmalıdır. Günlük karne disiplin amaçlı değil ama cesaret verici olmalıdır. 

37. Alarmı olan saatler, çocuğun kendini zamanlaması için çok yardımcıdır. Örneğin; ilacını almayı hatırlayamayan bir çocuk eğer alarmlı bir kol saati takarsa ya da çalışma saatinde masasına bir saat konursa, zamanın nereye gittiğini görmesi çok yararlı olacaktır. 

38. Dikkat eksikliği olan çocuklar, neler olacağını önceden bilmek ve kendilerini hazırlamak ihtiyacındadırlar. Eğer aniden ne yapmalarını gerektiğini bilmedikleri bir zaman dilimi ile karşı karşıya kalırlarsa süt tenceresi kaynayıp taşacaktır. 

39. Övün, sırt sıvazlayın, onaylayın, cesaret verin, umutlandırın.

40. Daha büyük çocuklara, öğrendiklerini daha sonra hatırlayabilmek için küçük notlar yazmalarını önerin. Notlara yalnızca kendilerine söylenenleri değil kendi düşüncelerini de eklemeleri yararlı olur. Bu yöntem söylenenleri daha dikkatli dinlemelerine neden olacaktır. 

41. Dikkat eksikliği olan çocukların çoğu el yazısıyla yazı yazmakta zorlanırlar. Bu yeteneklerini geliştirebilmeleri için alternatifler yaratın. Örneğin daktilo yazmayı öğrenmesini önerin ya da yazılı sınav yerine sözlü sınav yapın. 

42. Bir senfoniyi yöneten bir orkestra şefi gibi davranın. Orkestranın senfoni başlamadan önce dikkatini toplamasını sağlayın. (Bunun için sessizlik ya da el çırpma yöntemini kullanabilirsiniz) Sınıfın değişik bölümlerine elinizle sinyaller vererek notaları zamanında çalmalarını sağlayın. 

43. Olanak buldukça, birlikte çalışabilmeleri için onları her ders için bir çalışma arkadaşı seçmeye ve telefon numarasını yazmaya teşvik edin. 

44. Çocuğun arkadaşları tarafından damgalanmasını önlemek için, sınıf arkadaşlarına durumu açıklayın ve normal davranmalarını sağlayın.

45. Anne babayla sık sık görüşün. Onlarla yalnızca sorun ortaya çıktığında görüşmekten kaçının.

46. Evde yüksek sesle kitap okumasını önerin. Sınıfta, olanak buldukça yüksek sesle okuyun. Çocuğun tek bir konu üzerinde odaklanma alışkanlığı kazanmasına yardımcı olun. 

47. Tekrarlayın, tekrarlayın, tekrarlayın.

48. Hem çocuk hem yetişkin Dikkat eksikliği tedavisinde en etkili yöntem; bol miktarda spor yapmaktır. Sportif faaliyetler, enerjinin fazlasını kullanmayı, dikkati tek bir noktaya yoğunlaştırmayı ve hormonların ve beyin hücrelerinin uyarılmasını sağlar. Basketbol, voleybol ya da futbol gibi takım sporlarını ya da yüzme, ip atlama ve koşma gibi kişisel spor faaliyetlerini teşvik edin. 

49. Büyük çocuklarla, sınıfa girmeden önce, öğretilecek konuları tartışmak; stres faktörünü azaltacaktır. 

50. Her an kıvılcımları yakalamaya hazır olun. Dikkat eksikliği olan çocuklar göründüklerinden daha yetenekli ve beceriklidirler. Yaratıcı güçleri, espri yetenekleri, neşeleri ve kavrama kapasiteleri sınırsızdır. Gayet esnektirler. Yardımsever ve şefkatlidirler. İçinde bulundukları ortama, kendilerinde var olan "o özel kıvılcım" sayesinde hayat katarlar. Unutmayın, her gürültünün içinde bir melodi ve yazılması gereken bir senfoni vardır.

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | Bluehost Coupons