1 Şubat 2013 Cuma

YIL YIL ÇOCUK GELİŞİMİNİ TAKİP ETME YAŞ TAKİBİ


YIL YIL ÇOCUK GELİŞİMİNİ TAKİP ETME YAŞ TAKİBİ

Sizlere "her yaşta çocuklara nasıl hitap edilir nasıl davranılır neler yapılır" gibi konuları bilginize sunuyoruz.
1 Yaşında: 'Onu cesaretlendirin' Ben merkez'cidir, hep alır hiç vermez.

 Kendi bildiğini yapmakta ısrarcıdır. Defalarca aynı şeyi tekrar edebilir.

Sahiplenicidir. Her şeyin sadece ona ait olmasını ister, paylaşmaya pek yanaşmaz.

Yürür, koşar, iter.

Her şeyin tadına bakmak ister.

Birçok şeyi kendi yapmak ister.

Kendini keşfetmeye yoğunlaşmıştır.

Anne babanın koyduğu sınırları, test eder.

İyi, kötü, evet, hayır, aşağı yukarı bilmez.

İlk bağımsızlık deneyimlerini yürümeye başladığını ortaya koyar. Koşarak sizden uzaklaştığında peşinden gelmenizi bekler. Çünkü bağımsızlık deneyiminde, güven aramaktadır.

Yaparak, yaşayarak, deneme-yanılma yoluyla öğrenir, çevreyi keşfeder.

2 Yaşında 'Onu onaylayın!'
Yeteneklerini sergilemek konusunda ısrarcıdır.

İnisiyatifi eline almak, her şeyi kendi başına yapmak ister.

Taklitçidir. Model almaya ve özdeşim kurmaya başlar.

Onaylanmak ister.

Farklılığını fark eder.

Anne babanın isteklerine karşı koyar.

Doğru yanlış davranışlar, değerler ve kurallar kazandırmaya başlayacağı dönemdir.

Dik yürüyebilir, koşabilir, tırmanabilir ve isteklerini açık bir şekilde ifade edebilir.

Yemeğini kendi yiyebilir.

Tuvalet eğitimi bu dönemde verilebilir.

Sürekli yeni oyunlar ister. Saklambaç vb. oyunlar oynayabilir.

Akranlarına benzemeye isteğiyle kendi istekleri çatışabilir.

Akranları ile olmaktan zevk alır ama oyuncaklarını paylaşmaz.

2, 5 yaşından itibaren duygu patlamaları ve öfke nöbetleri olabilir.
İsteklerini ağlayarak, vurarak, tekmeleyerek yaptırmaya çalışır ama bu bir saldırganlık değildir.

Emredici ve talepkar görüntüsü kendine güvensizliğindendir.

Anne babasını kontrol edebiliyor olması ona güven verir.

Taleplerinizi ya duymazdan gelir ya da taleplerinize 'hayır' der. Bildiğini yapmaya devam eder.

Hayal ile gerçeği ayıramaz. Rüyaları gerçek zanneder.

Kişiliğin sağlıklı gelişimi için gücün kendisinde olduğuna ve çevresindekileri yönettiğine inanmaya ihtiyacı vardır.

3 Yaşında: 'Olumlu davranışlarını övün'
Daha az bencil ve annesine daha az bağımlıdır.

Yaşıtları ile oynamaya ve paylaşmaya başlar.

Bitmek bilmeyen sorunları vardır. (Neden, nasıl, niçin)

Hayalle gerçeği ayırmaya başlar.

Başkalarının duygularını anlayabilir.

İtaatin bağımsızlığı kaybetmek olmadığını anlar.

Kurallara uymaktan hoşlanır.

Kendini kontrol ettiği ve temel ihtiyaçlarını göre bildiğinde kendine güven artarken, bunları yapmıyor olmak utanç duygusu oluşturur. (Örn: Dışkısını tutup tutamamak gibi)

Kendi kendini yönetmek ister.

Kolay karar verir. Atılgandır.

Bu dönemde kekeleyebilir parmağını emebilir, bazı korkuları olabilir. Bunlar güvensizlik ve sığınma ihtiyacından kaynaklanır.

Gülme, konuşma, bakma gibi baskıcı yaklaşımlar onun güvensizliğini arttırır. Dikkat etmek gerekir.

4 Yaşında: 'Ona ilgi gösterin!'
Bu yaş, karşı gelme yaşıdır.

Sınırları zorlar, mübalağa yapar.

Kahkaha ile güler, yüksek sesle ağlar.

Sevgisi de nefreti de aşırıdır.

Maymun iştahlıdır.

Kaba konuşur ve ebeveyninin yüz ifadesini seyretmekten zevk alır.

Masal anlatılmasından ve anlatmaktan hoşlanır.

Cezadan kaçmak için yalan söyleyebilir. Ama o bir yalancı değildir.

Eline aldığı her şeyin kendisine ait olduğuna inanır ama o bir hırsız değildir.

Otoriteye meydan okur. Böylece bağımsızlığını güçlendirir.

Kuralların ve ahlaki değerlerin nedenini anlamaz.

Zaman zaman akranlarına karşı saldırganlaşır.

Hemcinsi olan aile bireyleri ile çatışma yaşar.

Sebebi açıklanmak şartıyla cezalar verilebilir.

Çocuklara bu yaşta, doğru - yanlış kavramları verilmeli ve ahlaki değerler kazandırılmaya çalışılmalıdır.

5 Yaşında: 'Onu çok sevdiğinizi sıkça söyleyin ve çabalarını destekleyin'
Kendi kendine yeter.

Sosyal ve uyumludur.

Kendinden emindir.

Şekilcidir.

Daha iyi olma çabası içindedir.

Annesi dünyanın merkezidir.

Dikkatli ve kararlıdır.

Nazik, yardımcı ve dosttur.

Geri bildirimlere karşı daha duyarlıdır.

Kendini yöneltme çabası devam eder.

Pasif direniş sergiler.

'Beni seviyor musunuz?' sorusunu sık sık sorar.

Bu dönemde onu başkalarının yanında terbiye etmemeli ve utandırmamalısınız.

6 Yaşında: 'Onu, başarılı olabileceği aktivitelere yönlendirin'
Tembel ve kararsızdır.

Sürekli fikir değiştirir.

Uyumsuzluk yeniden baş gösterir.

Arkadaş ilişkileri gelişirken aile ilişkileri zayıflar.

Bireysel oyunların yerini grup oyunları alır. Ama oyunun kurallarını o koyar.

Anneyle bütünleşmiştir.

Bağımsızlık onu kaygılandırdığı için her şeyi kontrol altında tutmak ister.

Birinci olmak, övünmek, sevilmek ister.

Başarısızlığa tahammülü yoktur.

Dikkate alınmak ister.

Çok hassas ve duygusaldır.

Eleştirilere karşı çok duyarlıdır.

Her zaman dürüst değildir.

Oyun ortamları fırtınalı geçer.

7 Yaşında: 'Ona karşı anlayışlı olun lütfen!' Hala okul öncesi çocuğu özelliklerini gösterir.

 Çok hızlı duygu değişikleri yaşar.

Meraklı ve heveslidir.

Çabuk affedicidir.

Alçak gönüllüdür.

Okula gitmek onun için bir maceradır.

Somut bilgileri düzenli ve mantıklı olarak işleyebilir.

Nesne ve olaylarla ilgili akıl yürütebilir.

Başkalarının ihtiyaçlarını daha iyi anlayabilir.

Bireysel kimliğinin farkına varmaya başlar.

Akran arkadaşlığı önem kazanmıştır.

Benlik saygısı gelişir.

Anne - babanın yanında (öğretmen gibi)  başka özdeşim modeller oluşur.

Çocuklar 8-9 yaşına kadar soyut kavramları anlayamazlar. (Zaman, ölüm, harçlık vb.)

8 Yaşında: 'Onu küçük düşürmeyin!'
Dünyanın kendisinin etrafında dönüp dönmediği ekseninde gider gelir.

Kendi kimliğini korumaya çalışır.

Anlama yeteneği artmıştır. Ve oldukça mantıklıdır.

Yumuşak başlı ve uyumludur.

Bize saçma gelen fikirler vardır.

Hüzünlü ve hayalcidir.

Benmerkezcidir. Ama toleranslıdır.

Bir konuya takılır kalır.

Sıkılgan ve endişelidir.

Yeteneklerini tekrar tekrar prova etmek ve geliştirmek ister.

Arkadaş canlısıdır.

Kendi dünyasının kontrolünü elinde tutmak ister

Küçük düşmekten korkar.

Şikâyet eder ve küser.

Bir işi yapması gerekiyorsa nedenleri olması gerekir.

Kendinin farkındadır ve kendini eleştirir.

Bir şeyler biriktirir.

Olayların iç yüzünü kavrayabilir.

Özveride bulunarak uzlaşır.

Çekingendir.

Ana babasının sevgisine gereksinimi vardır.

Övünmeyi sever.

Tanımadıkları ile geçinmekte zorlanır.

Harekete geçmekte çekimser davranır.

Kendi davranışlarını değerlendirme ve düzenleme konusunda ilk aşamadadır.

Duyguları açısından tehlikeli yaşlardadır.

İç dünyası çok aktiftir.

Kendisini başkalarının yerine koyabilir.

9 Yaşında:  'Bağımsızlık çabasını destekleyin'
Daha çok bir yetişkine benzer.

Barışseverdir.

Coşkuludur. Gösteriden hoşlanır.

Ana babasına bağlıdır. Ve büyüyünce onlar gibi olmak ister.

Dik kafalıdır ve olaylara eleştirel yaklaşır.

Kendini ilgilendirmeyen konulara kulak misafiri olur.

Para ilgisini çeker.

Sevgisini gösterir.

Övünmeyi ve güvenilmeyi ister.

Bağımsızlığın peşindedir.

Karşı cinse karşıdır.

Motor becerileri gelişmiştir.

Terbiyeli ama dağınıktır.

Kendini kontrol eder.

Özgüveni yüksektir.

10 yaşında: 'Ona destek olun'
Kendi düşüncelerini ve tavırlarını tahlil edebilir.

Derin düşüncelere dalar. Yeni ufuklar peşindedir.

Gergin ve endişelidir.

Unutkandır.

Kendine ve başkalarına güvenir.

Dürüst ve neşelidir.

Gözlemcidir.

Ev dışı etkinliklere dayanır. Arkadaşlarına uyar.

Ana babaya gereksinimi vardır.

Bebeksi davranışlara geri döner.

Dost tavırlıdır.

Kendini eleştirir.

Sporu ve kuralları sever.

İçtendir.

Argo kelimeler kullanır.

11 Yaşında: 'Ona idealler yükleyin'
Çocukluk döneminin bitişiyle tanışır.

Düşünmeden hareket eder.

Ne dediğini bilmez.

Duygusal ve ağlamaklıdır.

Öfkelidir ve çabuk kızar.

Kendinden küçükleri eleştirir

İlgindir ve meraklıdır.

Bir kahramana aşırı sevgi gösterir.

Anne ve babasına aşırı sevgi gösterir. Sosyal ve konuşkandır.

Dikkatsizdir.

Ahlak prensiplerine göre davranır.

Gururludur ve başarı peşindedir.

Grup çalışmasına uyar.

Uysaldır.

Pejmürdedir.

Karnı doymak bilmez.

Doğal ve ani tepki gösterir.

12 Yaşında: 'Hayallerini değerlerinizle süsleyin'
Huysuz, aksi ve geçimsizdir.

Ana babadan ayrılmaya çalışır.

Rahat Duramaz kıpır kıpırdır.

Konuşkan, sosyal ve gürültücüdür.

Ergen gibi davranmak ister.

Duygu durumu hızlı değişir.

Kararsız ve taşkındır.

Komik ve birazda sakardır.

O mu, bu mu diye sürekli düşünür.

Genellikle iyi karar verir.

Sürekli arkadaşlarıyla olmak ister.

Her şeyi para ile çözer. Benmerkezcidir.

Kendine bilgi verilmesinden hoşlanır.

Giyim ve davranışlarına özen göstermez.

Adil davranmak ister.

Anne ve babasının mükemmel olmadığını anlar.

Ergenliğe girebilir. (Daha çok kız çocukları)

13 Yaşında: 'Ona bir yetişkin gibi davranın ama yetişkin olmadığını unutmayın!'
Büyük duygu salınışları görünür.

Bağımlılık- bağımsızlık tartışmaları başlar.

Daha mantıklı olmaya başlar.

Uzun süre sonra sonucunu alacağı şeyler yerine içinde bulunduğu anı değerlendirmek ister.

Akranlarına bağlıdır.

Temizliğe daha çok dikkat eder.

İyi biri olmak ister.

30 Ocak 2013 Çarşamba

ÇALIŞAN ANNELERİN ÇOCUKLARIYLA İLETİŞİM SORUNLARI NEDİR ?


ÇALIŞAN ANNELERİN ÇOCUKLARIYLA İLETİŞİM SORUNLARI NEDİR ?


Kadınlar fıtratları itibariyle evin geçiminden direkt olarak yükümlü değildirler. Günümüz kadınları ise ekonomik rahatlığa ulaşma, yaşam kalitesini artırma, meslek sevgisi, çevre edinme, kariyer yapma, toplumdaki statüsünü yükseltme, varlığını kanıtlama gibi daha da çoğaltılabilecek pek çok sebeple çalışma hayatına atılmaktadırlar.

 Fakat çalışma durumu evlilik vesilesiyle eklenen ev hanımı, eş ve anne rolleriyle birlikte sıkıntılı bir hale dönüşebilmektedir. Bu sıkıntıların başında annenin yokluğu esnasında çocuğun ihtiyaçlarının iyi bir şekilde nasıl karşılanacağı, annenin iş dönüşü yorgun olması hasebiyle çocukla yeterince iletişim kurup ilgilenememesi gelmektedir.

Konumuzla ilgili olarak soracağımız temel soru şudur: Bir annenin çalışması çocuk açısından problem oluşturur mu? Bu soruya kesin olarak 'evet' ya da 'hayır' cevabının verilmesi doğru olmaz. Çünkü annenin çalışma durumunun çocuğa olumlu/olumsuz yansıması birbiriyle alakalı pek çok etkene bağlıdır. Annenin çalışma sebebi, çalışma şartları, iş saatleri, çocuğun yaşı ve gelişim aşaması, annenin yokluğunda sağlanan bakımın niteliği, aile içindeki iletişim gibi. Bu etkenler arasında özellikle vurgulanması gerekenleri incelersek:

Çalışan annelerin yaptıkları hatalı davranışlar
Çalışan anneler, çocuklarıyla yeterince ilgilenemediklerini düşündüklerinden suçluluk duygusuna kapılırlar. Bu duyguyla beraber gün boyunca eklenen çocuk özlemi ve eksikliği istemeden de olsa annenin hatalı davranmasına sebep olabilmektedir.

Çalışan anne ihmal ettiğini düşündüğü çocuğuna karşı ev içersinde olması gerekenden daha fazla müsamahakâr davranabilmektedir. Her istediğini yerine getirme, sınır koymama çocuğun hâkimiyeti eline geçirmesine ve şımarık yetişmesine sebep olur. Her ne olursa olsun asıl çocuğu rahatsız eden kuralsızlıktır.

Bazı çalışan anneler de tam aksi yönde hareket ederler. Çocuklarını şımartmamak adına onları ağlatarak büyütürler. Tüm gün anneye hasret kalan çocuğun bu tür muamele görmesi ise anne - çocuk ilişkisini bütünüyle yıpratır. Bir süre sonra çocuk anneyi tamamen reddetmeye başlar. Anneyle yaşanan sorunlar da uyku, beslenme, alt ıslatma gibi pek çok problemin ortaya çıkmasına yol açar.

Anne-çocuk arasındaki nitelikli birliktelik
Genelde 'ev hanımlığı' eş ve anne rollerini de kapsayan geniş bir rol olarak görülür. Hâlbuki hepsi kendi içinde özgünlüğü ve kuralları olan kavramlardır. Ve her kadında bu roller mevcuttur. Önemli olan birbirine karıştırmadan, yerinde ve zamanında uygun rolü üstlenebilmektir. Bu anlamda kadının çalışıp çalışmaması çok büyük farklılıklar içermez.

Toplum içersinde çalışan kadınların zaman kısıtlılığı nedeniyle ebeveynlik rolünü tam olarak yerine getiremediklerine dair yaygın bir kanaat vardır. Fakat kadın eve geldiği andan itibaren tüm yorgunluğuna rağmen annelik rolüne girebilir ve çocuğuyla az da olsa nitelikli (tamamen çocuğun ihtiyaçlarına yönelik) zaman geçirebilirse anne - çocuk ilişkisi sağlam zemine oturur, oluşabilecek problemler en aza iner. Aksi halde tüm gün evde olduğu halde sadece ev hanımlığı rolüne odaklanarak temizlikle, yemekle, misafir ağırlamakla uğraşan bir kadın çocuğuyla arzu edilen bütünleşmeyi sağlayamaz.

Çocuğuyla arasında kuvvetli bir güven bağı kurulmasını isteyen her anne, çocuğuyla geçirdiği vaktin çokluğuna değil, kalitesine özen göstermelidir. Bu kalite de annenin olabildiğince saf haliyle (çocuğu oyalamak amaçlı değil) oyunlara iştirak etmesi, onu dinlemesi, anlamaya çalışması ile mümkün olabilir.

Çalışmak denince
Çalışmak sadece para kazanmak için yapılan bir uğraş değildir. İnsanın bir şeyler ürettiğine şahit olması, kendi dünya görüşüne uygun alanlarda vazife alması, gönüllü olarak birçok faaliyette bulunması iç tatmini yakalamak adına önemlidir. Bu anlamda çocukların iyi yetişmesi için, kadınlara çalışması veya çalışmaması gerektiğini söylemek çözüm değildir. Konumunu ve ne yaptığını iyi bilen bir anne, o anki şartlara uygun olan davranışları ortaya koyabilecek, çocuğun gerekli ihtiyaçlarına cevap verebilecektir.

Çocuğun yaşı
Koku duyusu insanda körelmiş bir halde bulunur. Buna rağmen ilk 3 yaş döneminde çocuk, anne kokusunu tanır. Hatta birçok insan bulunmasına rağmen bebek, koku yoluyla odadan annesinin ayrıldığını fark eder ve tepki verir. Bu durum 0-3 yaş aralığındaki çocuklar için anne boşluğunun hiçbir şey ve hiç kimse tarafından doldurulamayacağını gösterir. Dolayısıyla bu yaş aralığında çocuğu bulunan annelerin, çalışma hayatlarına ara vermeleri, hiç olmazsa mesai saatlerini azaltmaları yerinde olacaktır. Tavsiye edilen ise, bütün mesainin çocuğa ayrılmasıdır.

3 yaşını doldurmamış çocuğa sahip bir anne, tüm koşulları zorlamasına rağmen çalışmak zorundaysa tercihini kreşten yana değil, çocuğa bakabilecek bir aile büyüğünden yahut akrabadan yana kullanmalıdır. Çünkü bu dönem çocuğunun yaşamsal faaliyetleri üç esasta toplanır: 'Uyut beni, yedir beni ve yıka beni. Ve tüm bunları ben istediğim anda yap.' Bu yaş çocuğu beklemeyi bilemediğinden, ihtiyaçlarının o an karşılanmaması güven bağlarının sağlıklı kurulamamasına yol açar (ki uzun vadede çocuğun insanlarla olan iletişimini olumsuz yönde etkiler). 

Anne olmadığı zamanlarda çocuğun ihtiyaçlarını güler yüzle, anında karşılayabilecek güvenilir bir kişi bulmak en doğru olanıdır. Bu konuda dikkat edilmesi gereken bir nokta da çocuğa bakacak olan kişinin devamlılığıdır. 0-3 yaş arasında olan çocuk yapısı gereği kendisini besleyene yönelir. Ve bu yüzün sürekli değişmesi tercih edilmez.

3 yaş bitiminde artık çocuğun öncelikli ihtiyaçları çeşitlenerek artmaya başlar. Özellikle zihinsel, duygusal ve sosyal gelişimlerinin büyük oranda gerçekleştiği 3-6 yaş arası çocuklarda, arkadaş edinmeye ve birlikte oyun oynamaya yönelik ihtiyaçlar doruktadır. Bu anlamda annenin çalışması yahut çalışmaması büyük bir sorun teşkil etmez.

Çünkü her iki durumda da okul öncesi eğitim olarak anılan yuva/anaokulu, çocuğun tüm gelişim yönlerini besleyici niteliktedir. Evde ebeveyne düşen görev, sosyal kurallarla tanışan çocuğa tutarlı davranışlarla yaklaşmaktır.

25 Ocak 2013 Cuma

BEBEKLERİN ALTI NASIL DEĞİŞTİRİLİR PÜF NOKTALARI NELERDİR ?


BEBEKLERİN ALTI NASIL DEĞİŞTİRİLİR PÜF NOKTALARI NELERDİR ?

Bu yazımızda sizlere bebeklerin altını değiştirmeyi anlatacağız.umarım sizlere faydalı oluruz.lütfen yazımızı sonuna kadar okuyun .

Bebek bezi değiştirme ilk zamanlar zor gelebilir. Özellikle yeni bir anneyseniz, siz ve bebeğiniz için kabus olabilir. En rahat şekilde bebek bezi değiştirmek için; önceden her şeyi organize etmek, her şeyin elinizin altında olmasını sağlamak, daha iyi hissetmenizi sağlayacaktır.

Altı pis bebeğiniz masada iken, pamuklar banyoda, çöp kovanız diğer odada ise hayal kırıklığı yaşayabilirsiniz. Sakin olun. Aşağıda ki önerilerimizi dikkate alırsanız her şey hem sizin hem de bebeğiniz için çok rahat olacak ve keyifli olacak.

Bebek bezi değiştirmenin püf noktaları;

1)Gerekli olan tüm malzemelerin yakınınızda olması çok önemli. Bu malzemeler:

* Temizleme bezleri
* Çöp kovası (Pedallılar tercih edilmeli)
* Silme bezleri ya da pamuk (Ilık su kullanılmalı. Ayrıca kurulamak için yumuşak havlu bulundurulmalı.)
* Bebek pudrası, bebek losyonu, pişik kremi
* Bebek bezi değiştirme ünitesi (Kıyafet koyacak bölümü olmasına dikkat edin.)

2) Bebeğinizin bezini değiştirirken dikkat etmeniz gereken en önemli nokta; hangi durum olursa olsun bebeğin alt değiştirme ünitesinde yanlız bırakılmamasıdır. Ocakta kaynayan su olabilir, telefonunuz çalabilir ya da komşunuz kapınızı çalabilir. Bu gibi durumları göz önüne alınırsa -ki olabilinecek durumlardır-, bebeğinizin karyolası gibi güvenli bir yere bırakmalısınız. Aksi bir durumda yuvarlanıp düşebilir.

3) Temizleme aşamasında; bebeğiniz kakasını yaptı ise ıslak bezleriniz ile temizlemelisiniz. Eğer kakası sıvı ve dağılmış ise ılık küçük banyosuna sokabilirsiniz ya da temizleme bezlerinizle temizleyebilirsiniz. Temizleme sırasında dudaklarınızdan ufak ufak üflemek, bebeğinizin hoşuna gidebilir. (Bebekler bazen bazı şeyleri oyun zannedip, keyif alabilirler.)

4) Tek elinizle ayaklarını havaya kaldırın ve bebek bezini altına yerleştirin. Gerekli olan merhemini, losyonunu (ılık olmalı ya da elinizle ısıtabilirsiniz), pudrasını uygulayın. Bezini uygun şekilde bağlayın. Ne çok sıkı nede bol. Bağladıktan sonra bakıp düzenleme yapabilirsiniz. Rahat hissetmesi önemli.

5) Kız ve erkek bebeklerin bez değişimi farklıdır .Erkek bebeklerin önce poposunu daha sonra ayrıca pipi bölgesinin temizlenmesi gerekmektedir. Pipisi hafifçe kaldırılarak temizlenir gerekli losyon ve pudraları kullanılır. Kız bebeklerin ise alt temizliğinde önden arkaya doğru silme yapılmalıdır.

6) Zamanla bez değiştirmede uzman olacağınızı göreceksiniz. Bebeğinizin altını değiştirmek 20 saniyenizi alacak. Bazı bebekler temizlenme sırasını oyun zannedip eğlenebilir. Zamanla tecrübelenecek, bebeğinizde oyun oynama vakti olarak değerlendireceksiniz...

23 Ocak 2013 Çarşamba

ÇOCUĞUMUN UYKU DÜZENSİZLİĞİ VAR NE YAPMALIYIM ?


ÇOCUĞUMUN UYKU DÜZENSİZLİĞİ VAR NE YAPMALIYIM ?


Çocuklarda uyku düzensizliğinde dikkat edilecek hususlar ve çareleri burada;

 Genellikle bütün çocuklu ailelerin yaşadığı problemlerin ilk sıralarında, çocuklarının uyku düzensizliği ve uyumama sorunları geliyor. Çocuklar, yatağa girmeyi veya girseler bile uyumayı reddediyorlar. Ya da siz onların uyuduklarını zannederken onlar birdenbire ayağa kalkıp yanınıza geliyorlar.

 Ebeveynler, çocuklarındaki uyku problemi için endişeye kapılmamalıdırlar. Çocuklardaki uyku sorunu eğer organik bir sebebe bağlı değilse erken yaşlarda alınacak tedbirlerle üstesinden gelinebilecek sorunlardır. Yapılması gereken, çocuklara zamanını geçirmeden uyku eğitimini düzenli vermek ve kararlı olmaktan geçiyor.

Çocuğunuzun uykusu ile ilgili gösterdiğiniz ciddiyeti ve kararlığı çocuk da hissetmelidir. Çocuklar, uyumamak için genellikle anne babalarının kabul edeceğine inandıkları bahaneler ve istekler üretirler. Anne babaların kararlılığı, onları vazgeçirecektir.

Bebeklikte gece uyanmaları
Bebeklik dönemlerinde görülen gece uyanma sorunlarının da üstesinden gelmek mümkün. Bebeklik döneminde çocuk, gece uyanıp belli bir miktarda süt içmeden veya mama yemeden uykuya dönemez. Uzmanlar, bebeklerin 6. aydan sonra gece beslenmelerine ihtiyaç duymadıklarını belirtiyorlar. 6. aydan sonraki gece uyanmalarının daha çok, anne ile bebek arasındaki keyifli bir ilişkiye dayandığı kabul edilir. Bu dönemden sonra da uykusunun bölünmemesi için bebeği bu isteğinden vazgeçirmek gerekir. Özellikle gece uyandığında verilen sıvının sulandırılması etkili bir çözüm olacaktır. Bir zaman sonra, sulandırılmış süt içtiği için verdiğiniz sütün ya da mamanın cazibesi kalmadığında çocuğunuzda gece uyanmaları görülmeyecektir.

Çocuklarda daha sonraki dönemlerde görülen uyku bozukluğu düzeltmek için, önce nedenini tespit etmek sonra da bir uyku düzeni oluşturmak gerekiyor.

Çocuğunuzdaki uyku düzensizliğinin nedenini tespit edin!
Çocuklardaki uyku problemini çözmek için yapılması gereken ilk iş, uyku düzensizliğinin nedenini tespit etmekten geçiyor.

Kurallara karşı gelmek
4-5 yaşları döneminde çocuklar kurallara karşı gelmeyi, gerek ilgi çekmek gerekse ihtiyaçlarını gidermek için çözüm olarak kullanabilirler. Yaygın kanaate göre, ebeveynlerinin sınırlarını ve kararlılıklarını kontrol etmeye çalışabilirler.

Aile ortamında en tatlı sohbetin yapıldığı bir anda çocuğunuza yatmasını söylemeniz, onun bu kararınızı kabul etmeyeceği anlamına gelir aslında. Çocuklar, ilgi görebilecekleri eğlenceli aile ortamını bırakıp yatmak istemeyebilirler.

Korku kaynaklı uyku problemi
Çocuklarda sık görülen uyku problemlerinden bir diğeri de, korku kaynaklı problemdir. Çocuğunuz, tek yatmaktan ya da karanlıktan korktuğu için uyumak istemiyor olabilir. Bu tarz uyku problemi, daha çok kaygı ve strese bağlıdır. Örneğin; çocuğunuz gündüz yaşadığı bir problemden ötürü, gece uyuyamıyor olabilir.

Kıskanma
Çocuklarda uyumak istememe problemlerinden bir diğeri de, yeni doğan kardeşin varlığıdır. Çocuğunuz, kendisi yattığında anne babasının yeni doğan kardeşiyle ilgileneceğini düşündüğünden, uyumak istemeyebilir. Bu durumda da çocuğunuza baskı yapmanızın bir anlamı olmaz, zira onu uyutmayan şey zihninde oluşturduğu kaygıdır.

Hayat düzensizliği
İlk çocukluk döneminde (Bu ailenin ilk çocuğunda daha sık görünür) anne babalarının davranış hataları nedeniyle, evde çocuk için düzenli bir uyku saatinin oluşturulmaması uyku problemlerinin ilk kaynaklarından biridir. İlk dönemine uyku düzeniyle tanışmayan çocuk, sonraki dönemlerinde de aynı sıkıntıları sürdürür.

Çocuğunuz için uyku düzenini nasıl oluşturabilirsiniz?
İzah edin!
Öncelikle çocuğunuzu, neden erken yatması gerektiğine dair aydınlatmalı ve ikna etmelisiniz. Çocuğa anlayabileceği bir dil ve üslupla, anne babanın neden daha geç yattığı, kendisinin neden erken yatmak zorunda olduğu izah edilmelidir. Aksi takdirde, baskılayıcı bir zorlamayla, çocuk yatağına girse bile uyumamak için inatla direnebilir.

Uyku düzeni oluşturun!
Uygun bir şekilde, çocuğunuz için uyku saati planı hazırlamanız, çocuğunuzun daha sonraki dönemlerinde düzenli bir hayat anlayışına sahip olması için de uygun olacaktır. Uyuma saati belli olmalı gerekmediği takdirde bu saat değiştirilmemelidir. Çocuğunuz, uyuklayana kadar sizinle oturma odasında oturmamalıdır. Olumlu davranışlarını pekiştirmek için 'yarım saatlik geç yatma' hediyeleri verebilirsiniz.

Ona hikâye anlatabilirsiniz!
Çocuğunuzu uykuya özendirmeniz gerekiyorsa zaman zaman bunu yapmanız onun uyuması için faydalı olacaktır. Yatağa girdiğinde, ona sahabe hayatından tablolar veya başka hikâyeler okuyabilirsiniz. Okuyacağınız masal ya da hikâyenin içeriğine dikkat etmelisiniz, uyutmaya çalıştığınız çocuğunuzun uykusunu hepten kaçırabilirsiniz.

Psikolojik problemleri çözün!
Çocuğunuzun uyumama problemi korku ve kaygıya dayalıysa, yaşına ve şartlara göre odasına veya çocuğun yattığı odaya gece lambası koyabilirsiniz. Duruma göre odanın kapısı hafif açık bırakılmalı ve anne babanın devamlı orada olduğu hissettirilmelidir.

Eğlenceli bir aile ortamında, herkesin neşeyle oturduğu, televizyon seyredildiği bir anda 'Çocuğunuza uyku saatin geldi git yat' demek doğru olmayacaktır. Uyku saatine yakın aralıklarla, ona uyku saatinin geldiğinin hatırlatılması daha yerinde olacaktır.

Çocuğunuzu, uykusu geldiği için değil, uyku saati geldiği için yatmaya teşvik edin. Burada sergileyeceğiniz temel yaklaşım, çocuğunuzun kendi kendine uyumayı öğrenmesidir.

Ne yapılması gerekir?
* Çocuğunuzun ürettiği bahaneleri duymayın, kararlı olun.
* Belirlediğiniz uyku saati geldiğinde, uykusunun gelmesini beklemeden yatırın.

* Sabahları mümkün olduğunca aynı saatte kalkmasını sağlamaya çalışın.

* Gün içerisinde bir müddet açık havada oynamasına imkân sağlayın.
* Emzik ya da ayakta sallanma gibi isteklerini kabul etmeyin.

* Uyku saati yaklaştığında çocuğunuzu heyecanlandıracak oyunlardan kaçınmaya özen gösterin.

* Gece uyanmaları sıklaşırsa, olabildiğince sıkıcı olmaya çalışın.
* Yatağa girmesini sağladıktan sonra, zaman zaman onu kontrol edin. Bu, onun uyuması konusunda gösterdiğiniz ciddiyeti anlatacaktır.

* Koyduğunuz kurallara uyduğunda ve uyku düzeni sağlamaya başladığında onu ödüllendirin.

* Konulan kuralları, sadece anne baba değil, çocukla ilişkisi bulunan herkesin göstermesini sağlayın. (Babaanne ya da Büyükbaba bu kuralların çiğnenmesine sebep olabilir)

20 Ocak 2013 Pazar

ÇOCUĞUN BİREYSEL GELİŞİMİNE NASIL KATKIDA BULUNABİLİRİM


ÇOCUĞUN BİREYSEL GELİŞİMİNE NASIL KATKIDA BULUNABİLİRİM


Genelde insanların ağzından sıkça şu kelimelerin döküldüğünü duyar ve şahit oluruz. Çocuklar bizim geleceğimizdir. Çünkü ahrete iman eden insanlar çocuklarına bu dünyanın nimeti olarak bakmazlar. Onlar evlatlarının emanet olarak kendilerine verildiğini bilir ve gözlerin dehşetten fırlayacağı bir güne hazırlık yaparlar.

 Bu hazırlığı yapan anne babaların en büyük özelliği ise;
1) Birbirlerini sevmeleri. Çünkü birbirini sevmeyen anne-babalar kendilerine emanet olarak verilen çocuğu da sevemezler.

2) Birçok yönden denk olmaları. Büyüklerin de dediği gibi davul bile dengi dengine çalar. Daha evliliklerinin başında dengesizlik olan anne-babaların bu dengesizlikleri çocuğa da sirayet edebilir.

3) Sorumluluk sahibi olmaları. Sorumluluk duygusu gelişmeyen anne-babalar çocuklarının sorumluluk duygularını geliştiremezler.

Evet, bu saydığımız özellikler bir anne babada olursa, onlardan doğacak çocuklarda ruhen ve bedenen sağlıklı çocuklar olur Allah'ın izniyle. Çocuğun gelişiminde değil ki ilk yıllar, daha ana karnına düşmeden ebeveynlerin niyetleri bile çok önemlidir.

Çocuk dört yönüyle gelişim gösterir:

1) Bedensel gelişim

2) Duygusal gelişim

3) Zihinsel gelişim

4) Sosyal gelişim

Çocuk donmamış beton gibidir, üzerine ne düşse iz yapar
Yapılan araştırmalar çocuğun gelişimini kalıtım ve çevrenin etkilediğini, belirlediğini ve yönlendirdiğini göstermektedir. 

Ancak gelişim konusunda çalışan bilim adamlarının bazıları gelişimde katılımın, bazıları ise çevrenin daha etkili olduğunu savunmuşlardır. Bu konuda yapılan son çalışmalar, gelişimde yalnız çevre ya da yalnız katılım değildir.

Kalıtım, kişinin anne-babasından genler yolu ile aldığı özelliklerdir. Çevre ise çocuğun anne karnından başlayarak, insanı etkileyen tüm dış uyarıcılardır. Çocuk doğuştan getirdiği kapasiteyi, içinde yaşadığı çevrede geliştirir.

Çocuğun doğumu itibariyle en yakın çevresi, ailesidir. Bilim adamları insanın gelişiminde, çevrenin etkilerini belirlemek amacı ile öncelikle aileyi incelemişlerdir. Aile, çocuğun gelişiminde özelliklede ilk yıllarında, çok önemli bir yer tutar. Çocukların gelişimi ve büyümesi çok hızlıdır.

Ailede anne-baba, çocuğa beslenme, barınma, korunma ve öğrenmesi için imkânlar sağlar.

Anne ve baba çocuğun gelişimini nasıl sağlar?

1) Güvenli ve tutarlı bir ortam sağlayarak,

2) Çocuğa yeterince sevgi ve şefkat göstererek,

3) İhtiyaçlarını yerinde ve zamanında karşılayarak, çocukta güven duygusunun temelini oluştururlar. Ve bu şekilde davranmaları, çocuğun yeteneklerinin gelişmesine yardımcı olur. Bu bakımdan, aile çocuğu hem geleceğe hem de iki cihan saadet ve selametine hazırlayan en etkili kurumdur.

Gerçek eğitim ailede alınan eğitimdir
Çocuğun kişiliği, öncelikle aile içinde anne-babası ile etkileşimi sonucu gelişir. Öncelikle yaradılış gayesine uygun olarak Rabbine hakkıyla kul sonrasında ise çocuğun içinde bulunduğu toplumun beklentilerine, değer yargılarına (tabi ki öncelikle Allah ve Resulünün rızasına uygun olarak) uygun, uyumlu ve özellikle de ahlak ve maneviyat sahibi bir birey olarak yetişmesinde aile önemli rol oynar.

Çocukluk döneminin ilk yılları, genellikle çocuğun öğrenmesi gereken ve ömür boyu onu etkisi altında bulunduracak davranış ve alışkanlıkların büyük bir bölümünü kazandığı dönemdir. Bazı psikologlar bu dönemde kazanılanların ömür boyunu, bazıları % 30'unu, bazıları ise % 90'ını oluşturduğunu savunur. 


Bu dönem, çocuğun devamlı olarak ailesiyle yaşadığı, aile çevresinde yaşamını sürdürdüğü devre olduğuna göre, çocuğun uyumuna yardım edecek ya da uyumsuzluğuna neden olacak birçok etkileri aile çevresinden alır.

Gerçek eğitim ailede alınan eğitimdir. Bu da sadece yanlışların düzeltilmesi, öğüt verme, nasihat etme, uyarı ve ikazlarda bulunma olarak algılanmamalıdır. Aile içinde çocuğa gereken eğitimi vermek ve topluma uyum sağlayabilecek bir şekilde yetiştirmek, ikaz ve uyarıların dışında, çocuğun doğuştan edindiği tüm özelliklerinin gelişebileceği uygun ve güvenli bir ortamı sağlamakla mümkündür.

Çocuğun aile içindeki eğitiminden gereği gibi yararlanabilmesi anne-babaların, çocuklarına karşı yönelttikleri sağlıklı tutuma bağlıdır. Anne-babaların, çocuklarına yönelttikleri tutumlarının sağlıklı olması ise büyük ölçüde onların kendi içlerinde barışık, dengeli, huzurlu ve birbirlerine karşı sevgi ve saygı göstermelerinden kaynaklanır. 

Ancak anne-babaların, çocukluklarına karşı tutumları her zaman sağlıklı olmayabilir. Önümüzde ki günlerde Allah izin verirse olumsuz anne-baba tutumlarını yazmaya çalışacağız. İtici, yetkinci, aşırı koruyucu, aşırı hoşgörülü, şımartıcı, tutarsız ve otoriter (baskıcı), olumsuz aile modellerini göreceğiz. Bugünden itibaren 3-4 hafta süreyle çocukların yaşlarına göre gelişim evrelerini göreceğiz.

Anne babalar çocuğun gelişimi için neler yapmalılar
1) Çocuğa öncelikle en güzel şekilde örnek olun.

2) Çocuğa farklı bilgi ve becerileri öğretin. Örneğin, bisiklete binmesini, sofra kurmasını, çiçek yetiştirmesini, makas kullanmasını ve bilmediği kavramları öğretin.

3) Çocuğunuza farklı öğrenme ortamları oluşturun. Örneğin; alışverişe (marketle, bakkal arasındaki farkı anlayabilmesi için) götürün,

4) Ona oyun oynama fırsatı verin. İstediği oyunu başlatmasına, sürdürmesine ve aynı zamanda yeni bir şeyler öğrenmesine fırsat tanıyın.

5) El becerilerinin gelişmesine imkân verin. Örneğin; hamurla oynamasını, makasla bir şeyler kesmesini, düğme iliklemesini, fermuarını açmasını, ayakkabılarını bağlayabilmesine imkân tanıyın fırsat verin.


Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | Bluehost Coupons