30 Ocak 2013 Çarşamba

ÇALIŞAN ANNELERİN ÇOCUKLARIYLA İLETİŞİM SORUNLARI NEDİR ?


ÇALIŞAN ANNELERİN ÇOCUKLARIYLA İLETİŞİM SORUNLARI NEDİR ?


Kadınlar fıtratları itibariyle evin geçiminden direkt olarak yükümlü değildirler. Günümüz kadınları ise ekonomik rahatlığa ulaşma, yaşam kalitesini artırma, meslek sevgisi, çevre edinme, kariyer yapma, toplumdaki statüsünü yükseltme, varlığını kanıtlama gibi daha da çoğaltılabilecek pek çok sebeple çalışma hayatına atılmaktadırlar.

 Fakat çalışma durumu evlilik vesilesiyle eklenen ev hanımı, eş ve anne rolleriyle birlikte sıkıntılı bir hale dönüşebilmektedir. Bu sıkıntıların başında annenin yokluğu esnasında çocuğun ihtiyaçlarının iyi bir şekilde nasıl karşılanacağı, annenin iş dönüşü yorgun olması hasebiyle çocukla yeterince iletişim kurup ilgilenememesi gelmektedir.

Konumuzla ilgili olarak soracağımız temel soru şudur: Bir annenin çalışması çocuk açısından problem oluşturur mu? Bu soruya kesin olarak 'evet' ya da 'hayır' cevabının verilmesi doğru olmaz. Çünkü annenin çalışma durumunun çocuğa olumlu/olumsuz yansıması birbiriyle alakalı pek çok etkene bağlıdır. Annenin çalışma sebebi, çalışma şartları, iş saatleri, çocuğun yaşı ve gelişim aşaması, annenin yokluğunda sağlanan bakımın niteliği, aile içindeki iletişim gibi. Bu etkenler arasında özellikle vurgulanması gerekenleri incelersek:

Çalışan annelerin yaptıkları hatalı davranışlar
Çalışan anneler, çocuklarıyla yeterince ilgilenemediklerini düşündüklerinden suçluluk duygusuna kapılırlar. Bu duyguyla beraber gün boyunca eklenen çocuk özlemi ve eksikliği istemeden de olsa annenin hatalı davranmasına sebep olabilmektedir.

Çalışan anne ihmal ettiğini düşündüğü çocuğuna karşı ev içersinde olması gerekenden daha fazla müsamahakâr davranabilmektedir. Her istediğini yerine getirme, sınır koymama çocuğun hâkimiyeti eline geçirmesine ve şımarık yetişmesine sebep olur. Her ne olursa olsun asıl çocuğu rahatsız eden kuralsızlıktır.

Bazı çalışan anneler de tam aksi yönde hareket ederler. Çocuklarını şımartmamak adına onları ağlatarak büyütürler. Tüm gün anneye hasret kalan çocuğun bu tür muamele görmesi ise anne - çocuk ilişkisini bütünüyle yıpratır. Bir süre sonra çocuk anneyi tamamen reddetmeye başlar. Anneyle yaşanan sorunlar da uyku, beslenme, alt ıslatma gibi pek çok problemin ortaya çıkmasına yol açar.

Anne-çocuk arasındaki nitelikli birliktelik
Genelde 'ev hanımlığı' eş ve anne rollerini de kapsayan geniş bir rol olarak görülür. Hâlbuki hepsi kendi içinde özgünlüğü ve kuralları olan kavramlardır. Ve her kadında bu roller mevcuttur. Önemli olan birbirine karıştırmadan, yerinde ve zamanında uygun rolü üstlenebilmektir. Bu anlamda kadının çalışıp çalışmaması çok büyük farklılıklar içermez.

Toplum içersinde çalışan kadınların zaman kısıtlılığı nedeniyle ebeveynlik rolünü tam olarak yerine getiremediklerine dair yaygın bir kanaat vardır. Fakat kadın eve geldiği andan itibaren tüm yorgunluğuna rağmen annelik rolüne girebilir ve çocuğuyla az da olsa nitelikli (tamamen çocuğun ihtiyaçlarına yönelik) zaman geçirebilirse anne - çocuk ilişkisi sağlam zemine oturur, oluşabilecek problemler en aza iner. Aksi halde tüm gün evde olduğu halde sadece ev hanımlığı rolüne odaklanarak temizlikle, yemekle, misafir ağırlamakla uğraşan bir kadın çocuğuyla arzu edilen bütünleşmeyi sağlayamaz.

Çocuğuyla arasında kuvvetli bir güven bağı kurulmasını isteyen her anne, çocuğuyla geçirdiği vaktin çokluğuna değil, kalitesine özen göstermelidir. Bu kalite de annenin olabildiğince saf haliyle (çocuğu oyalamak amaçlı değil) oyunlara iştirak etmesi, onu dinlemesi, anlamaya çalışması ile mümkün olabilir.

Çalışmak denince
Çalışmak sadece para kazanmak için yapılan bir uğraş değildir. İnsanın bir şeyler ürettiğine şahit olması, kendi dünya görüşüne uygun alanlarda vazife alması, gönüllü olarak birçok faaliyette bulunması iç tatmini yakalamak adına önemlidir. Bu anlamda çocukların iyi yetişmesi için, kadınlara çalışması veya çalışmaması gerektiğini söylemek çözüm değildir. Konumunu ve ne yaptığını iyi bilen bir anne, o anki şartlara uygun olan davranışları ortaya koyabilecek, çocuğun gerekli ihtiyaçlarına cevap verebilecektir.

Çocuğun yaşı
Koku duyusu insanda körelmiş bir halde bulunur. Buna rağmen ilk 3 yaş döneminde çocuk, anne kokusunu tanır. Hatta birçok insan bulunmasına rağmen bebek, koku yoluyla odadan annesinin ayrıldığını fark eder ve tepki verir. Bu durum 0-3 yaş aralığındaki çocuklar için anne boşluğunun hiçbir şey ve hiç kimse tarafından doldurulamayacağını gösterir. Dolayısıyla bu yaş aralığında çocuğu bulunan annelerin, çalışma hayatlarına ara vermeleri, hiç olmazsa mesai saatlerini azaltmaları yerinde olacaktır. Tavsiye edilen ise, bütün mesainin çocuğa ayrılmasıdır.

3 yaşını doldurmamış çocuğa sahip bir anne, tüm koşulları zorlamasına rağmen çalışmak zorundaysa tercihini kreşten yana değil, çocuğa bakabilecek bir aile büyüğünden yahut akrabadan yana kullanmalıdır. Çünkü bu dönem çocuğunun yaşamsal faaliyetleri üç esasta toplanır: 'Uyut beni, yedir beni ve yıka beni. Ve tüm bunları ben istediğim anda yap.' Bu yaş çocuğu beklemeyi bilemediğinden, ihtiyaçlarının o an karşılanmaması güven bağlarının sağlıklı kurulamamasına yol açar (ki uzun vadede çocuğun insanlarla olan iletişimini olumsuz yönde etkiler). 

Anne olmadığı zamanlarda çocuğun ihtiyaçlarını güler yüzle, anında karşılayabilecek güvenilir bir kişi bulmak en doğru olanıdır. Bu konuda dikkat edilmesi gereken bir nokta da çocuğa bakacak olan kişinin devamlılığıdır. 0-3 yaş arasında olan çocuk yapısı gereği kendisini besleyene yönelir. Ve bu yüzün sürekli değişmesi tercih edilmez.

3 yaş bitiminde artık çocuğun öncelikli ihtiyaçları çeşitlenerek artmaya başlar. Özellikle zihinsel, duygusal ve sosyal gelişimlerinin büyük oranda gerçekleştiği 3-6 yaş arası çocuklarda, arkadaş edinmeye ve birlikte oyun oynamaya yönelik ihtiyaçlar doruktadır. Bu anlamda annenin çalışması yahut çalışmaması büyük bir sorun teşkil etmez.

Çünkü her iki durumda da okul öncesi eğitim olarak anılan yuva/anaokulu, çocuğun tüm gelişim yönlerini besleyici niteliktedir. Evde ebeveyne düşen görev, sosyal kurallarla tanışan çocuğa tutarlı davranışlarla yaklaşmaktır.

0 yorum:

Yorum Gönder

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | Bluehost Coupons